Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sacit Güleç, uzun süre devam eden, çok şiddetli veya her zaman yaşanılandan farklı bir ağrının, önemli bir hastalığın belirtisi olabileceğini bildirdi.

Prof. Dr. Güleç, AA muhabirine yaptığı açıklamada ESOGÜ içerisinde Algoloji bölümü olarak, 13 kişilik bir ekiple, 18 yıldır ağrısı olan insanlara hizmet verdiklerini söyledi.
Ağrının bir hastalığın bulgusu ya da vücudun uyarı sistemi olduğunu belirten Prof. Dr. Güleç, şöyle konuştu:
"Bir de migren ya da nevraljiler gibi ağrının kendisinin hastalık olduğu durumlar vardır. Bunlara kronik ya da müzmin ağrı da deniyor. Geçmeyen bu ağrılar yüzünden insanlar boşanıyor, işlerini yapamadıkları iş yerinden ayrılmak zorunda kalıyor, uyku bozuklukları ve depresyona girebiliyor yani bütün sosyal yaşamı etkiliyor. Kısaca ağrı, kişilerin yaşam kalitesini ileri derecede bozuyor ve bazı durumlarda tedavisi zor olabiliyor. Böyle bir bölümün olma sebebi de bu. Bizler sebebini bulabildiğimizde bunu ortadan kaldırarak, hastaların ağrılarını dindiriyoruz ya da tamamen tedavi edilemediği durumlarda da en azından ağrı sıklığını ve şiddetini azaltarak, kişilerin hayat kalitelerini yükseltiyoruz."
- Siz ağrım var diyorsanız
Ağrının teşhisinin çok iyi yapılması ve tedavisine bir an önce başlanılması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Güleç, "Bölümümüze gelen hastalardan şikayetleri detaylı bir şekilde alıyoruz. Ağrının niteliği, zamanı, şiddeti, muayene bulguları ve tetkiklerini inceliyoruz. Ancak genellikle tetkikten çok hastanın söyledikleri daha önemlidir. Siz 'ağrım var diyorsanız ağrı vardır'. Ağrıyı göstermenin başka bir yolu yoktur. Sübjektiftir, elle tutulmaz. Bizim kırmızı bayrak dediğimiz tehlikeli durumları eledikten sonra geriye kalan ağrıyı, hastalık bulgusundan öte kendisini hastalık olarak kabul edip, onu tedavi ediyoruz" diye konuştu.
En sık karşılaştıkları ağrı çeşitlerinin, baş, bel-bacak ve eklem ağrıları olduğunu aktaran Prof. Dr. Güleç, şunları kaydetti:
"Herkesin zaman zaman ağrıları olabilir ama uzun süre devam ediyorsa, çok şiddetliyse veya her zamankilerden farklı, ilk defa bu çeşit bir ağrı yaşanıyorsa bu önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Ağrı deyip geçmeyin. Mutlaka hekime başvurun. Özellikle ağrıyla birlikte, ateş, halsizlik, kilo kaybı, denge bozuklukları, el ve ayaklarda güçsüzlük, uyuşma gibi yan etmenler varsa bu ağrı bir baş ağrısıysa, öksürmek, hapşırmak, ıkınmak gibi kafa içi basıncını artıran durumlarda ani ağrılar yaşıyorsanız acilen hekime başvurmalısınız. Ancak yıllardır devam eden, niteliği ve şiddeti değişmeyen ağrılarınız varsa bunlardan korkmanıza gerek yok. Bu ağrılar genellikle acil müdahale edilmesi gereken bir hastalığın belirtisi değildir. Size zarar vermez ama günlük yaşam kalitenizi bozar."
- "Ağrı kesiciler de baş ağrıtır"
Hastalara, "Ağrı kesici sandığınız ve başkalarının ağrılarına iyi gelen her ilaç ağrı kesici olmayabilir" uyarısında bulunan Prof. Dr. Güleç, doktorun tavsiye ettiği dışında kontrolsüz ilaç kullanımının insanlarda ciddi zararlar verebileceğini vurguladı.
Bütün ağrı kesicilerin masum olmadığını özellikle anti romatizmal ağrı kesicilerin mutlaka doktor kontrolünde kullanmak gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Güleç, şöyle devam etti:
"Pek çok önemli yan etkinin dışında ağrı kesicinin kendisi de ağrı nedeni olabilir. 'Ağrı kesici baş ağrısı' diye basit gördüğümüz bazı ağrı kesicilerin uzun süre kullanılmasının da baş ağrısına sebep olabildiği durumlar var. Bitkisel de olsa mümkün olduğu kadar kontrolsüz ilaç kullanımından kaçınılması gerekiyor."




Kaynak: AA