en güzel sözler bizi yaratana aittir buraya en başta yazılmadığı için yazmıyorum. elin gavurundan önce kendimize öncümüze bakalım . sahabeden bir söz bile yazılmamış. yazık ne cahil bir milletiz.
Yarım somunun var mı ? Bir ufak da evinKimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğinde yok ya?
Keyfine bak,en hoş dünyası olan sensin...
Ömer Hayyam
Şerefle bitirilmesi gereken en asil görev hayattır
Bir lokma ekmek için şerefini çiğnetmeye
Bir anlık eğlence için servetini tüketmeye
Bir zamanlık mevkii için el-ayak öpmeye
İnsanları ezip geçmeye
Günlük menfaatler için onurunu terk etmeye
Bir kısım insanlara kızıp tüm insanlara
Düşman olmaya değmez bu hayat.
"Halklarının dörtte üçü, hatta daha çogu okumasız yazmasız, bilgisiz ve halkının yarı aç yarı tok yaşadıgı ülkelerde klasik demokrasi işleyemez. Kamu özgürlükleri bu Kosullarda uygulanamaz, seçimler anlamlarını yitirir.
Böyle Durumlarda demokrasinin biçimsel yöntemlerinin uygulanması, yıgınlara kendi çıkarları için oy verdirten Feodalite mensuplarının egemenligini saklamaya yarar."
Prof.Maurice Duverger (Kırk yıl önce)
Bir insanın akıllı olmasına birşey dediğimiz yok. Yeter ki; aklını başkalarına kabul ettirmeye çalışmasın. Eflatun
Ilerlediginiz yolda hic bir zorlukla karsilasmiyorsaniz,bilinki o yol asla sizi dogruya ulastirmaz...!
Yasamimizda isledigimiz hatalarin cogu dusunmemiz gereken yerde hissetmekten,hissetmemiz gereken yerde dusunmekten ileri gelmektedir.
Nefsini sabretmeye alistirabildiysen ona zaferlerini müjdele...
Insanlar sizden elestiri isterler; ama duymak istedikleri övgüdür.
Her zaman dogruyu söyle; ne dedigini hatirlamak zorunda kalmazsin.
Bugün halledemedigimiz bir sorunun nedeni, dün onu dogru yapmak için zaman ayirmamis olmamizdir.
kim o deme bosuna..
benim, ben.
oyle bir ben ki gelen kapina,
bastan basa sen..
en güzel sözler bizi yaratana aittir buraya en başta yazılmadığı için yazmıyorum. elin gavurundan önce kendimize öncümüze bakalım . sahabeden bir söz bile yazılmamış. yazık ne cahil bir milletiz.
--------------------------------------------------------------------------------
Hz. Esmâ (r.anhâ) zaman zaman Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizin sohbetinde bulunurdu. Birgün huzuruna vardığında ashâb-ı kirâma Deccal ile alâkalı bilgiler veriyordu. Oturup dinlemeğe koyuldu. Duydukları haberler hayretini ve dehşetini artırmıştı. Gözyaşlarını tutamayıp için için ağlamağa başladı. İki Cihan Güneşi Efendimiz onun ağladığını farkedince: “Ey Esmâ! Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. O da: “Ey Allah’ın Resûlü! Karnımız aç iken ekmeğin pişmesini bile bekleyemeyecek kadar sabırsız kimseleriz. Deccal çıktığı zaman kıtlık olursa halimiz nasıl olacak?” diye ıstırabını açıkladı. Bunun üzerine Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz Hz. Esmâ’yı şöyle teselli etti:
“O gün, Allah’ı tesbîh eder ve kelime-i tevhide devam ederseniz açlıktan emin olursunuz.” buyurdu. Sözüne devam ederek: “Böyle feryat etmeye gerek yok. Ben hayatta olur isem, size siper olurum. Deccal çıktığında ben sağ olmazsam Allah Teâlâ müminleri korur.” buyurarak zikrullaha çokca devam edilmesi gerektiğini duyurdu.
************************************************** ************************************************
Esmâ binti Yezid (r.anhâ) hanım sahâbîler arasında açık sözlülüğü ve düzgün konuşmasıyla tanınmıştır. Bu sebebten O’na: “Hatîbetü’n-nisâ” = Hanımların hatîbi” lakabı verilmiştir. Medîneli hanımlar Rasûlullah (s.a) Efendimize bir şey soracakları zaman onu temsilci olarak gönderirlerdi.
Birgün zihinlerini meşgul eden bazı konuları öğrenmek üzere onu temsilci seçtiler. Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizden sormasını rica ettiler. O da bu maksatla huzûra gelerek veciz bir konuşma yaptı. Şöyle ki:
“Anam babam sana fedâ olsun yâ Rasûlallah! Ben sana hanımların elçisi olarak geldim. Allah seni bütün erkek ve kadınlara peygamber göndermiştir. Biz sana ve senin rabbına iman ettik. Biz kadınlar evlerimizde oturmakta, beylerimizin isteklerini yerine getirmekte ve çocuklarımızı büyütmekteyiz. Siz erkekler ise Cuma namazı kılmak, camiye ve cemaata çıkmak, hastaları ziyaret etmek, cenazelerde bulunmak, birden fazla hacca gitmek gibi hususlarda bize üstün kılındınız. Daha önemlisi de Allah yolunda cihat etmek gibi bir fazîlete nâil kılındınız.
Bir erkek hac veya umre için yahut düşmanla savaşmak üzere yola çıktığı vakit, biz mallarını korur, iplik eğirip elbiselerini temizler ve dikeriz. Çocuklarını büyütürüz. Bu hizmetlerimizle biz de erkeklerin kazandığı hayır ve sevaba ortak olamaz mıyız?” diye sordu.
İki Cihan Güneşi Efendimiz Hz. Esmâ’nın bu sözlerini dikkatle dinledi. Fikirlerini ifade konusundaki zekâsını ve açık sözlülüğünü takdir etti ve yanındaki sahâbîlere: “Siz bir kadından, dinî konuda sorduğu bir soruda bundan daha güzel, daha veciz bir söz işittiniz mi?” buyurdu. Sonra onun şahsında bütün mümin hanımlara şu müjdeyi verdi:
“Ey hanım, dinle ve seni buraya temsilci gönderen hanımlara da iyice anlat! Bir kadın kocasıyla güzel geçinip onun hoşnutluğunu, rızasını kazanırsa, bu saydığın üstün amellerin hepsine denk bir iş yapmış olur. Yani aynı sevabı elde eder.” buyurdu.
Hz. Esmâ binti Yezid (r.anhâ) bu olaydan sonra “hatîbetü’n-nisâ” lakabıyla anıldı
Esmâ binti Yezid b. Seken el-Ensariyye (r.anhâ) kuvvetli zekâsı ve veciz konuşması yanında cesaret ve şecaati ile de tanınan bir hanım sahabîdir. Hayber Gazvesi ile Mekke Fethine katılmış olan Esmâ (r.anhâ)’nın bilhassa Yermük Savaşında gösterdiği kahramanlıklar dillere destandır. Onun bir çadır direğini eline alarak savaş alanına daldığı ve dokuz Bizans askerini öldürdüğü rivayet edilmektedir.
There are currently 1 users browsing this thread. (0 members and 1 guests)
Bookmarks