Konu Kapatılmıştır
Sayfa 3 Toplam 11 Sayfadan
BirinciBirinci 1 2 3 4 5 ... SonuncuSonuncu
21 den 30´e kadar. Toplam 109 Sayfa bulundu

Konu: E.Hamdi Yazır İle Hergün bir Sure Meali

  1. #21
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Enbiya Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. "Enbiya", peygamberler demektir. Sûre, temel konu olarak peygamberlerden, onların tevhit davası uğrunda verdikleri mücadelelerden bahsettiği için bu adı almıştır.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. İnsanlara hesap zamanı yaklaştı. Onlar ise hala gaflet içinde aldırmıyorlar.

    2. Rablerinden kendilerine gelen her yeni uyarıyı ancak alaya alarak dinliyorlar.

    3. Kalpleri hep oyunda, hem o zalimler gizlice fısıldaştılar : "Bu ancak sizin gibi bir insan! Artık göz göre göre büyüye mi gidiyorsunuz?"

    4. (Peygamber) dedi ki: "Rabbim gökte ve yerde söyleneni bilir; O, herşeyi işitendir, bilendir"

    5. (Onlar): "Bunlar bir takım karışık rüyalar; yok onu kendisi uydurdu; yok o bir şairdir; öyle değilse, önceki peygamberlerin gönderdikleri gibi, bize bir mucize getirsin!" derler.

    6. Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir belde halkı iman etmedi. Şimdi bunlar mı iman edecekler?

    7. Senden önce de Biz, sadece kendilerine vahiy gönderdiğimiz birtakım erkekler gönderdik; bilmiyorsanız, haydi bilgisi olanlara sorun!

    8. Biz onları yemek yemez bir ceset yapmadık; ölümsüz de değildiler.

    9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri helak ettik.

    10. Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki. bütün şanınız ondadır; hala akıllanmayacak mısınız?

    11. Oysa Biz zulmetmekte olan nice memleket halkını kırıp geçirdik , arkasından da diğerlerini başka bir topluluk olarak meydana getirdik.

    12. Azabımızı hissettikleri zaman, hemen oradan üzengi tepiyorlardı (kaçıyorlardı).

    13. "Yok tepinmeyin, dönün içinde şımartıldığınız nimetlere ve yurtlarınıza ki, sorguya çekileceksiniz!" dedik.

    14. (Onlar da): "Vay bizlere! Gerçekten bizler zalim insanlardık!" dediler.

    15. Artık olanca feryatları bu oldu kaldı. Neticede onları öyle yaptık ki, biçildiler, söndüler.

    16. Biz, göğü, yeri ve arasındakileri oyunculuk etmek üzere yaratmadık.

    17. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan yapardık. Yapacak olsaydık öyle yapardık.

    18. Hayır, Biz hakkı batılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de görürsün ki, (batıl) o anda yok olup gitmiştir! Allah'a isnad ettiğiniz o nitelikler yüzünden vay sizlere.

    19. Oysa göklerde, yerde kim varsa O'nundur, O'nun huzurundakiler O'na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar.

    20. Gece gündüz O'nu tesbih ederler, usanmazlar.

    21. Yoksa bir takım tanrılar edindiler de yeryüzünden; diriltmeyi onlar mı yapacaklar?

    22. Yerde. Gökte Allah' tan başka tanrılar olsaydı bunların ikisi de mahvolup gitmişti. O Arş'ın Rabbi olan Allah onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzehtir, beridir.

    23. O yaptığından sorumlu olmaz, onlar ise sorumludurlar.

    24. Yoksa O'ndan başka tanrılar mı edindiler? De ki. Haydi getirin delilinizi; işte benimle beraber onların kitabı ve benden öncekilerin kitabı! " Fakat çoğu gerçeği bilmezler de onun için yüz çevirirler.

    25. Biz senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım:' "Gerçek şu ki, Benden başka ilah yoktur; onun için hep Bana ibadet edin."

    26. Böyle iken dediler ki: "Rahman çocuk edindi." Allah bundan münezzehtir. Doğrusu (o çocuk dedikleri) sadece şerefli bir takım kullardır;

    27. onlar Allah'ın sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler.

    28. Allah onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Allah'ın razı olacağı kimselerden başkasına şefaat etmezler. Hepsi O'nun korkusundan titrerler.

    29. İçlerinden her kim: "Ben O'ndan başka ilahım!" derse, Biz ona cehennemi ceza olarak veririz; zalimleri Biz böyle cezalandırırız.

    30. O küfredenler görmediler mi ki, gökler ve yer bitişik idiler de Biz onları ayırdık; canlı olan her şeyi sudan yaptık. Hala inanmıyorlar mı?

    31. Yeryüzünde de onları çalkalar diye, baskılar oturttuk (sabit dağlar yerleştirdik), doğru gidebilsinler diye orada bol bol açıklıklar (yollar) yaptık.

    32. Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise O'nun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.

    33. Oysa, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur; bunların herbiri birer yörüngede yüzüyorlar.

    34. Bir de Biz senden önce hiçbir kimseye ölümsüzlük vermedik. Eğer sen ölürsen onlar baki mi kalacaklar?

    35. Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilik ile deneyeceğiz; hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.

    36. O küfredenler seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve: "İlahlarınızı diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki, onlar hep Rahman'ın zikrine küfür ediyorlar

    37. İnsan aceleci olarak yaratılmıştır; ama yarın ben onlara delillerimi göstereceğim; şimdi siz acele etmeyin!

    38. Bir de: "Bu tehdit ne zaman gerçekleşecektir; eğer doğru söylüyorsanız?" diyorlar.

    39. Bir bilseler o küfredenler, ateşi yüzlerinden ve sırtlarından savamayacakları ve hiçbir taraftan yardım görmeyecekleri zamanı?

    40. Doğrusu o azap onlara ansızın gelecek de kendilerini dondurakalacaktır; artık ne geri çevrilmesine göçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.

    41. Andolsun ki, senden önce bir çok peygamberlerle istihza edildi de içlerinden alay edenleri o alay ettikleri şey kuşatıverdi

    42. De ki: "Sizi gece ve gündüz o Rahman'dan kim koruyabilir Ama onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirmişlerdir.

    43. Yoksa onlar için kendilerini önümüzden koruyacak tanrılar mı var? Onlar kendilerini kurtaramayacakları gibi Bizden himaye de görmezler.

    44. Doğrusu Biz onları ve atalarını yaşattık, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki, yeryüzünü etrafından eksiltip duruyoruz? O halde üstün gelen onlar mıdır?

    45. De ki: "Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum; ama sağırlar ne kadar uyarılsalar çağrıyı işitmezler.

    46. Yemin olsun ki, Rabbinin azabından çok az birşey onlara dokunursa, muhakkak diyeceklerdir ki:"Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik"

    47. Biz ise, kıyamet günü içln dürüst teraziler koyarız; hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmez; bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa,onu getirir koruz. Hesap gören olarak da Biz yeteriz.

    48. Andolsun ki: "Musa ile Harun'a Furkan'ı (Tevrat'ı) bir de ışık ve Allah'tan korkanlar için de bir öğüt vermiştik.

    49. O takva sahipleri için ki, gıyabında Rablerinden korkarlar ve kıyamet endişesiyle titrer dururlar.

    50. İşte bu (Kur'an) da Bizim indirdiğimiz mübarek bir uyarıdır. Şimdi siz bunu mu inkar ediyorsunuz?

    51. Andolsun ki, bundan önce de İbrahim'e olgunluğunu vermiştik ve onun buna layık olduğunu da biliyorduk.

    52. O vakit babasına ve kavmine dedi ki : "Başına toplanıp durduğunuz şu putlar nedir?"

    53. "Atalarımızı bunlara tapar bulduk." dediler.

    54. İbrahim: "Andolsun ki, siz de, atalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz !" dedi.

    55. "Ciddi mi söylüyorsun, yoksa sen şakacılardan mısın?" dediler.

    56. İbrahim: "Doğrusu, Rabbiniz o göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları O yaratmıştır ve ben buna şehadet edenlerdenim.

    57. Vallahi siz dönüp gittikten sonra putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım!" dedi.

    58. Derken, onları parça parça etti. Ancak büyüklerinden birini bıraktı ki belki ona müracaat ederler.

    59. "Bunu bizim tanrılarımıza kim yapmış? Muhakkak o zalimlerden biridir." dediler.

    60. (Aralarında): "İbrahim adında bir delikanlının, bunlara dil uzattığını duymuştuk;

    61. hadi onu halkın gözleri önüne getirin, belki (onlar da aleyhinde) şehadet ederler." dediler.

    62. Dediler ki: "Sen mi yaptın bunu tanrılarımıza ey İbrahim?"

    63. (İbrahim): "Belki onu şu büyükleri yapmıştır; sorun bakalım onlara, eğer söyleyebilirlerse" dedi.

    64. Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: "Doğrusu siz haksızsınız!" dediler

    65. Sonra tepeleri üstü ters döndüler: "Sen gerçekten bunların konuşmadığını bilirsin." dediler.

    66. (İbrahim) dedi: "O halde Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyecek nesnelere mi tapıyorsunuz?

    67. Yuh size ve Allah' tan başka taptıklarınıza! Hala akıllanmayacak mısınız!" dedi.

    68. (Onlar): "Siz bunu yakın da tanrılarınızın öcünü alın, eğer birşey yapacaksanız!" dediler.

    69. Biz: "Ey ateş, İbrahim'e serin ve zararsız ol!" dedik.

    70. O'na bir dolap kurmak istediler, fakat Biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.

    71. Onu Lut ile beraber kurtarıp içinde alemlere bereketler verdiğimiz yere çıkardık.

    72. Ona İshak'ı lütfettik, üstelik Yakub'u da; ve onların herbirini iyi kimseler yaptık.

    73. Ve hepsini, emrimizle yol gösteren rehberler yaptık ve kendilerine hayırlı işler işlemeyi, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Hepsi Bize kulluk eden kimselerdi.

    74. Lut'a, ona da bir hüküm ve ilim verdik. Onu çirkeflikler işleyen o beldeden kurtardık; doğrusu onlar kötü ve fasık bir kavim idiler.

    75. Onu ise rahmetimizin içine aldık. Çünkü o iyi kişilerdendi.

    76. Nuh'u da. Zira daha önce dua etmişti. Biz de onun duasını kabul ettik; kendisini ve ailesini büyük bir sıkıntıdan kurtardık.

    77. Ayetlerimize yalan diyen kavimden öcünü aldık. Gerçekten onlar kötü bir kavimdiler, Biz de hepsini birden boğuverdik.

    78. Davud ile Süleyman'ı da. Hani ikisi de ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani bir kavmin davarları ekin içinde geceleyin yayılmıştı; Biz de hükümlerine şahittik.

    79. Derhal onu Süleyman'a anlattık; bununla beraber herbirine bir hüküm ve bir ilim vermiştik. Dağları Davud'un emrine amade kılmıştık, kuşlarla beraber tesbih ediyorlardı; Biz bunları yaparız!

    80. Bir de ona sizin için, sizi savaşınızın şiddetinden korusun diye giyecek sanatım öğretmiştik; şimdi siz şükrünü yerine getiriyor musunuz?

    81. Süleyman için de, bereketli kıldığımız yere doğru emriyle esip giden şiddetli rüzgarı verdik; Biz herşeyi biliriz.

    82. Şeytanlardan da onun için dalgıçlık yapan ve daha başka işler için çalışanları emrine vermiştik ve onların hepsini zapteden Bizdik

    83. Eyyüb'u da. Zira: "Bana bu hastalık mübtela oldu; Sen merhametlilerin en merhametlisisin." diye Rabbine dua etti.

    84. Biz de duasını kabul ettik; hemen kendisindeki sıkıntıyı giderdik. Tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir uyarı olmak üzere ona ailesini ve onlarla birlikte olanların bir mislini daha verdik!

    85. İsmail, İdris ve Zülkifl'i de. Hepsi sabredenlerdendi.

    86. Bunları da rahmetimizin içine aldık. Çünkü onlar gerçekten iyi kimselerdendirler.

    87. Zünnun'u (Yunus'u) da. Hani öfkelenerek gitmişti de Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, seni tenzih ederim, ben gerçekten zalimlerden oldum diye." seslendi.

    88. Biz de duasını kabul ettik, kendisini üzüntüden kurtardık ve işte müminleri böyle kurtarırız.

    89. Zekeriyya'yı da. Hani Rabbine: "Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın." diye yalvarmıştı.

    90. Biz de duasını kabul ettik de kendisine Yahya'yı verdik ve onun için eşini çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Doğrusu bunlar hayırlı işlerde yarışır, Bize umut ve korkuyla dua ederlerdi. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı.

    91. Ve o dişiyi (Meryem' i) de ki, o namusunu korudu da kendisine ruhumuzdan üfledik ve kendisiyle oğlunu alemlere bir mucize yaptık.

    92. İşte bu, İslam milleti bir tek millet olarak sizin milletinizdir. Rabbiniz de yalnız Benim; onun için hep Bana kulluk edin!

    93. Onlar kumandanlarını aralarında parçaladılar, fakat hepsi Bize dönecektir.

    94. Artık kim mü'min olarak yararlı işlerden bir iş yaparsa, onun çalışmasına nankörlük edilmeyecek; şüphesiz Biz onun hesabına yazarız.

    95. Helak ettiğimiz bir belde (halkı) nın Bize dönmemesi imkansızdır.

    96. Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc(un seddi) açılıp da her tepeden saldırdıkları;

    97. ve gerçek va'd yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfredenlerin gözleri belerecek (bir noktaya dikilip kalacak): "Eyvah bizlere, biz bundan gaflet ettik! Hayır, kendimize zulmetmiş olduk!" diyecekler.

    98. Haberiniz olsun ki, siz ve Allah'tan başka taptığınız nesneler cehennem mermisisiniz; siz oraya gireceksiniz.

    99. Onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi, oysa hepsi orada ebedi kalacaktır.

    100. Onların orada öyle bir iç çekişleri var ki, tapılanlar orada oldukları halde işitmezler.

    101. Şüphe yok ki, haklarında Bizden güzellik takdir edilmiş olanlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır.

    102. Onun uğultusunu bile duymazlar. Bunlar canlarının istediği şeyler içinde sonsuza dek kalacaklardır.

    103. O büyük korku bunları mahzun etmeyecek ve bunları melekler şöyle karşılayacaklar: "İşte bu size va'dedilen gününüzdür."

    104. O gün ki, göğü kitaplar için defter dürer gibi düreceğiz, yaratmaya ilk başladığımız gibi yeniden yaratacağız, bu va'dimizdir. Doğrusu Biz bunları yaparız.

    105. Andolsun ki, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazmıştık ki: " Muhakkak yeryüzüne benim iyi kullarım varis olacaktır."

    106. Şüphesiz ki, bu Kur'an'da ibadet eden bir kavim için yeterli bir öğüt vardır.

    107. Seni sadece bütün kainata rahmet olarak göndermişizdir.

    108. De ki: "Bana ancak ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. şimdi siz müslüman oluyor musunuz?"

    109. Yine de aldırmazlarsa de ki: "Size düpedüz açıkladım, tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem."

    110. Şüphesiz ki O, söylenenin açığa vurulanını da bilir gizlediğinizi de bilir.

    111. Bilmem belki bu (gecikme) sizin için bir imtihan ve bir süreye kadar faydalanmak içindir.

    112. (Peygamber şöyle) dedi: "Ey Rabbim, hakettikleri gibi hükmet! Rabbiıniz isnad ettiğiniz iftiralarınıza karşı sığınılacak Rahman'dır.

    Hac Suresi
    Âyetlerinin çoğu Mekke'de, bir kısmı ise Medine döneminde inmiştir. 78 âyettir. Hac ibadetinden bahsettiği için bu adı almıştır. Sûrede ayrıca kıyamet gününün dehşetinden, kıyamet günü yaşanacak sahnelerden, cihattan ve helak edilmiş eski toplumlardan söz edilmektedir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Ey insanlar, Rabbinize korunun (sığının); çünkü kıyamet gününün sarsıntısı çok büyük bir şeydir.

    2. Onu göeceğiniz gün, her emzikli (kadın) emzirdiğin geçer ve her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları hep sarhoş görürsün, halbuki sarhoş değillerdir. Fakat Allah'ın azabı şiddetlidir.

    3. İnsanlardan kimileri de Allah hakkında bilgisizce tartışır da her kaypak şeytanın ardına düşer

    4. ki, onun üzerine şöyte yazılmıştır: "Kim buna dost olursa, muhakkak onu saptırır ve doğruca cehennem azabına götürür.

    5. Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz, şu muhakkak ki, Biz sizi topraktan, sonra nutfe (sperma) den, sonra alaka (yapışkan bir madde)dan, sonra da uzuvları görünen ya da görünmeyen bir et parçasından yaratmaktayız ki, size (ne olduğunuzu) anlatalım. Dilediğimizi de belli bir süreye kadar rahimlerde durdururuz. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız, sonra da olgunluk çağına gelmeniz için geliştiririz. Bununla beraber, içinizden kiminizin canı alınıyor, kiminiz de biraz bilgiden sonra birşey bilmemek üzere, ömrünün en kötü devresine getiriliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün; ama üzerine su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır ve her dilber çiftten bitkiler bitirir.

    6. İşte bunlar, Allah'ın şüphesiz hak, muhakkak ölüleri diriltiyor ve gerçekten herşeye gücü yetiyor olmasındandır.

    7. Ve gerçek şu ki o kıyamet gelecektir, onda hiç şüphe yoktur. Ve gerçekten Allah kabirlerde olan kimseleri diriltip kaldıracaktır.

    8. İnsanlardan kimi de vardır ki, ne bir bilgiye, ne bir yol göstericiye, ne de aydınlatıcı bir Kitab'a dayanmaksızın Allah hakkında tartışır.

    9. Yanını bükerek= büyüklük taslayarak Allah yolundan saptırmak için ki, dünyada ona bir rüsvaylık vardır; kıyamet günü de kendisine o yangın azabını tattıracağız.

    10. "Bu ellerinle yaptığın işlerden dolayıdır." diye, yoksa Allah kullarına zulmeden değildir.

    11. İnsanlardan kimi de Allah'a kıyıdan kıyıya ibadet eder, eğer kendisine bir iyilik dokunursa ona yatışır ve eğer bir bela gelirse yüzüstü dönüverir; dünyayı da ahireti de kaybetmiş olur, işte açık hüsran budur.

    12. Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne menfaat vermeyecek şeytana yalvarır; işte en uzak sapıklık budur.

    13. Herhalde o, zararı yararından daha yakın olana yalvarıyor; o ne kötü koruyucu, o ne kötü yardak=yoldaş!

    14. Şüphe yok ki Allah, iman edip iyi işler yapanları altından ırmaklar akan cennetlere koyacak; şüphesiz Allah dilediğini yapar.

    15. Her kim, Allah'ın ona dünyada ve ahirette asla yardım etmiyeceğini sanıyorsa, hemen yukarıya bir ip uzatsın, sonra (kendini boğup) nefesini kessin de bir baksın, (baş vurduğu) hilesi öfkesini giderecek mi?

    16. Ve işte Biz onu (Kur'an'ı) böyle apaçık ayetler olarak indirdik. Çünkü Allah istediğine hidayet eder.

    17. İman edenler, yahudi olanlar, sabiiler (yıldıza tapanlar), hıristiyanlar, mecusiler (ateşe tapanlar) ve müşriklere gelince, muhakkak Allah kıyamet günü bunlann arasını şüphesiz ayıracaktır; çünkü Allah herşeye şahittir.

    18. Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyorlar. Bir çoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah her kimi de hakir ve zelil ederse artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

    19. Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. Bu yüzden küfredenler için ateşten çamaşırlar biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülür.

    20. Bununla karınlarındaki ve derileri eritilir.

    21. Bir de bunlara demirden kamçılar vardır.

    22. Izdıraptan dolayı her ne zaman ateşten, onun gamından çıkmak isterlerse, yine içine geri döndürüIürler, Haydi tadın yangın azabını!

    23. Şüphesiz Allah, iman edip iyi iyi işler yapanları, altından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altın bilezikler ve incilerle süslenecekler; elbiseleri de orada pektir.

    24. Her sözün hoşuna eriştirilmişler, hem de çok hamdedilen Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.

    25. Ancak o inkar edenler Allah'ın yolundan, yerli ve yabancının eşit hakka sahip olduğu bütün insanlar için yapılan Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulüm ve dinsizlik ile yalnış bir yola saptırmak isteyene, ona muhakkak gayet acı bir azap tattırırız.

    26. Bir zamanlar Kabe'nin yerini İbrahim'e şu şekilde hazırlamıştık: "Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, (kıyama) duranlar, rüku ve secdeye varanlar için Evim'i tertemiz et!

    27. Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde sana gelsinler.

    28. Kendilerine ait bir takım menfaatlara şahit olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.

    29. Sonra kirlerini atsınlar, adaklarını yerine getirsinler ve o Beyt-i Atik'i(Ka'be'yi) tavaf etsinler."

    30. Emir budur! Kim de Allah'ın hürmet edilmesini istediği şeylere saygı gösterirse bu, kendisi için Rabbi katında şüphesiz hayırlıdır. Size (Kur'an'da) okunup bildirilenlerin dışındaki bütün hayvanların etinden yemek helal kılınmıştır. O halde o putlardan, o pislikten kaçının; ve yalan sözden de kaçının.

    31. Allah için, O'na ortak koşmaksızın birliğini tanıyan kimseler olun. Her kim Allah a ortak koşarsa, sanki gökten düşüp de kendisini kuşlar kapışmış veya rüzgar kendisini ücra bir yere sürüklemiş atmış olur.

    32. Bu böyledir; her kim Allah'ın kurbanlıklarına saygı duyarsa şüphesiz o kalplerin takvasındandır.

    33. Sizin için o (kurbanlık hayvan) nlarda belli bir süreye kadar bir takım faydalar vardır; sonra da varacakları yer Beyt-i Atik (Ka'be)'dir.

    34. Her ümmet için Allah'ın kendierine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine (Allah'ın) adını ansınlar diye bir mabed yapmışızdır. Hepinizin tanrısı bir tek tanrıdır; onun için yalnız O'na teslim olan müslümanlar olun. İtaat eden alçak gönüllü kimseleri müjdele!

    35. Ki Allah anıldığı zaman, kalpleri oynar; kendilerine gelen musibete sabreder; namazı devamlı kılar ve kendilerine verdiğimiz şeylerden başkalarına dağıtırlar.

    36. O gövdeli hayvanlar var ya, Biz onları da Allah için kesilen kurbanlıklar arasında kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır; bu yüzden ön ayaklarının biri bağlı olarak bir dizi halinde dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın (öyle boğazlayın). Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. O böylece onları sizin emrinize verdi ki, şükredesiniz.

    37. Elbette onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşmaz. Ancak O'na sizin takvanız ulaşacaktır. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah'ı tekbir ile yüceltesiniz. Görevlerini

    38. Biliniz ki, Allah, iman edenleri koruyacaktır; çünkü Allah, hain ve nankör olanları sevmez.

    39. Kendilerine savaş açılan kimselere (savaş) izni verildi; çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya gerçekten kadirdir.

    40. Onlar: "Rabbimiz Allah'tır." demelerinden başka hiçbir haklı gerekçe olmaksızın yurtlarından çıkarıldılar. Allah, insanların bir kısmını bir kısmı ile defetmeseydi, şüphesiz manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan mescitler yıkılıp giderdi. Elbette Allah kendi (dini) ne yardım edene yardım edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlü, çok izzetlidir.

    41. Onlara ki, kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirdiğimiz takdirde, namazı kılarlar, zekatı verirler, iyilikle emir, kötülükten nehyederler. Bütün işlerin sonu sadece Allah'a aittir.

    42. Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanladı; Ad ve Semud (kavimleri) de;

    43. İbrahim'in kavmi de Lüt'un kavmi de;

    44. Medyen halkı da. Musa da yalanlandı. Ben de o kafirlere bir süre verdim, sonradan kendilerini tuttum alıverdim. O vakit cezalandırışım nasıl oldu (bir görseydin).

    45. Evet nice memleketler vardır ki, Biz onları zulum yaparlarken helak ettik; şimdi damlarının üzerine çökmüş, ıp ıssız yıkıntı halindedir; ve nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve (bomboş kalmış) muhteşem köşkler vardır.

    46. Ya o yerde niye bir dolaşmadılar ki, kendileri için akıllanmalarına sebep olacak kalpleri ve işitmelerine sebep olacak kulakları olsun;çünkü gerçek şudur ki, gözler körelmez, ancak sinelerdeki kalpler körelir.

    47. Bir de senden acele azap istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

    48. Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket (halkı) vardı ki, Ben onu tutmuş alıvermişimdir. Bütün dönüş (ler) sonunda Banadır.

    49. De ki: "Ey insanlar, ben size sadece açıkça anlatan bir uyarıcıyım!"

    50. Şimdi iman edip iyi iyi işler işleyenler için hem bir mağfiret, hem de bol nimet vardır.

    51. Ayetlerimizin başarısız kalması için koşuşanlar ise, işte onlar cehennemliktirler.

    52. Biz senden önce bir resul ve bir nebi göndermedik ki, o bir şey yapmak arzu ettiğinde, şeytan onun arzularına şüpheler karıştırmasın. Bunun üzerine Allah şeytanın karıştırdığı şüpheyi derhal giderir. Sonra da Allah, ayetlerini güçlendirir. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.

    53. Bunu, şeytanın karıştıracağı şüpheyi kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimselere bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Çünkü zalimler haktan uzak bir ayrılık için dedirler.

    54. Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur'an'ın şüphesiz Rabbından gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri O'na saygı duysun. Çünkü Allah iman edenleri doğru bir caddeye çıkarır.

    55. İnkar edenler de kendilerine kıyamet ansızın gelinceye veya her kurtulma gayretinin sonuçsuz kalacağı bir günün azabı gelinceye kadar Kur'an'dan şüphe etmekte devam edip giderler.

    56. Mülk o gün tek olan Allah'ındır; aralarında hükmünü verir. Artık iman edip iyi işler yapmış olanlar Naim cennetlerindedir.

    57. İnkar edip ayetlerimize yalan diyenlere gelince, işte bunlara hakir düşüren bir azap vardır.

    58. Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince elbette Allah onları kesinlikle güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Çünkü Allah elbette rızık verenlerin en hayırlısıdır.

    59. O kesinlikle onları hoşnut olacakları bir yere koyacaktır. Çünkü Allah herşeyi çok iyi bilir ve çok şefkatlidir.

    60. Bu böyledir! Kim kendisine yapılan saldırıya karşı aynı ile karşılık verir de sonra yine üzerine saldırılırsa, elbette Allah ona yardım eder; Çünkü Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır.

    61. Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Ve Allah herşeyi işiten ve herşeyi görendir.

    62. Çünkü Allah, ancak hakkın ta kendisidir. Müşriklerin O'ndan başka taptıkları ise hep batıldır. Ve tek yüksek yüce ve tek büyük ancak Allah'tır.

    63. Görmüyor musun ki Allah'ın gökten indirdiği su ile yeryüzü yemyeşil oluveriyor? Gerçekten Allah lütuf sahibidir, herşeyden haberdardır.

    64. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Gerçekten Allah, övülmeye layık ve hiçbir şeye muhtaç olmayan ancak O'dur.

    65. Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri sizin hizmetinize sundu. Ve emriyle denizde seyredip giden gemileri de. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o tutuyor. Gerçekten Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.

    66. Size hayat veren O'dur sonra sizi öldürür sonra sizi yine diriltir. Gerçekten insan çok nankördür.

    67. Biz her ümmet için bir ibadet yolu yapmışızdır ki, onlar onun abidleridir. Şu halde bu işte seninle asla tartışmaya girmesinler; ve sen Rabbine davet et; çünkü sen muhakkak doğru olana götüren, doğru bir yoldasın.

    68. Eğer seninle tartışırlarsa de ki: "Yaptıklarınızı Allah pekala biliyor."

    69. Muhalefet edip durduğunuz şeyler hakkında kıyamet günü Allah aranızda hükmünü verecektir.

    70. Bilmez misin ki, Allah gökte ve yerde ne varsa bilir; Muhakkak ki bunlar o bir Kitap (Levh-i Mahfuz)' tadır. Muhakkak o Allah'a göre kolaydır.

    71. Onlar Allah'ı, bırakıp, hakkında Allah'ın hiç bir delil indirmediği, kendilerinin de hakkında bir bilgileri bulunmayan şeylere tapıyorlar; zalimlere ise hiçbir yardımcı yoktur.

    72. Kendilerine karşı ayetlerimiz birer delil olarak size ondan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş! Allah onu inkar edenlere va'detti. O ne kötü akibettir! okunduğu zaman, o kafirlerin yüzlerinden inkarlarını anlarsın; hemen hemen karşılarında ayetlerimizi okuyanlara karşı saldırıverecek gibi olurlar. De ki: "Şimdi

    73. Ey insanlar bir misal verildi, şimdi ona iyi kulak verin! Haberiniz olsun ki sizin Allah'tan başka taptıklarınız bir sinek yaratamazlar, hepsi onun için bir araya gelseler bile; şayet sinek onlardan birşey kaparsa onu ondan kurtaramazlar; isteyen de güçsüz, istenen de!

    74. Allah'ın yüceliğini gereği gibi takdir edemediler; Gerçekten Allah çok güçlü, çok üstündür.

    75. Allah hem meleklerden peygamberler süzer, hem de insanlardan. Şüphesiz Allah herşeyi işiten, herşeyi görendir.

    76. Hepsinin önlerindekini ve arkalarındakini bilir; ve bütün işler hep Allah'a döndürülür.

    77. Ey iman edenler, rüku edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin; hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.

    78. Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin! Sizi O seçti, üzerinize dinde hiçbir zorluk da yükletmedi. Haydi babanız İbrahim'in milletine! Bundan önce ve bunda(Kur'an'da) size müslüman adını o Allah verdi ki peygamber size şahid olsun, siz de bütün insanlara şahidler olasınız. Şu halde namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sıkı tutunun ki, sahibiniz O'dur. Artık O ne güzel bir sahip, ne güzel bir yardımcıdır.
    Konu sanko86 tarafından (18-03-2008 Saat 11:07 ) değiştirilmiştir. Sebep: Automerged Doublepost - Cift Mesaj Birlestirme
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  2. The Following User Says Thank You to sanko86 For This Useful Post:

    mozyoldas (08-04-2008)

  3. #22
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Müminun Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 118 âyettir. Sûre adını, birinci âyette geçen "el-Mü'minûn" kelimesinden almıştır. "el-Müminûn", mü'minler demektir. Müşriklere son uyarı niteliğindeki bu sûrede, mü'minlerin zafere ulaşacakları, kötülerin cezaya çarptırılacağı konu edilmektedir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Gerçekten kurtuluşa erdi mü'minler.

    2. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.

    3. Onlar ki, faydasız işe, boş lafa bakmazlar.

    4. Onlar ki, zekat vermek için çalışırlar.

    5. Onlar ki, ırzlarını korurlar.

    6. Ancak, eşleri ve sahibi bulundukları cariyelerine karşı durumları başka; çünkü bunlarla ilişkileri yüzünden kınanmazlar.

    7. Kim de bunun ötesini ararsa, işte onlar sınırı aşanlardır.

    8. Ve onlar ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler.

    9. Onlar ki, namazlarını muhafaza ederler.

    10. İşte onlardır o mirasçılar,

    11. Firdevs'e varis olacaklar; orada sonsuza dek kalacaklar onlar.

    12. Andolsun ki, Biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık.

    13. Sonra onu, oturaklı bir karargahta bir nutfe (tohum) yaptık.

    14. Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik,derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli!

    15. Sonra siz, bunun arkasından mutlaka öleceksiniz.

    16. Sonra siz, kıyamet gününde muhakkak diriltileceksiniz.

    17. Gerçekte Biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık ve yaratmaktan habersiz değiliz.

    18. Gökten bir ölçü ile bir su indirdik ve onun yerde durmasını sağladık. Oysa Biz, onu giderme gücüne de sahibiz.

    19. Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurma bahçeleri üzüm bağları yaptık; sizin için içlerinde bir çok meyveler vardır, onlardan yer ve geçinirsiniz.

    20. Bir de Tur-i Sina'da yetişen bir ağaç ki, hem yağ hem de yiyenlere bir katık ile biter.

    21. Hayvanlarda da sizin için gerçekten bir ibret vardır. Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz ve sizin için onlarda hem birçok yararlar vardır, hem de etlerinden yersiniz.

    22. Ayrıca hem onlara, hem de gemiye yüklenip taşınırsınız.

    23. Yüceliğime andolsun ki, Biz Nuh'u kavmine peygamber gönderdik de Nuh dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin. O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız?

    24. Bunun üzerine kavminden küfreden kodaman güruh: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir, üstünüze geçmek istiyor. Eğer Allah dileseydi, elbette bir takım melekler gönderirdi. Biz eski atalarımız içinde bunu işitmedik.

    25. Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir adamdır; Onun için bunu bir süreye kadar gözetleyin!" dediler.

    26. Nuh: "Ey Rabbim, bana yalancı demelerine karşı yardım et bana!" dedi.

    27. Biz de ona şöyle vahyettik: "Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap sonra emrimiz gelip de tandır (kazan) kaynayınca hemen ona topundan bir iki çifti ve aleyhinde önceden huküm verilmiş olanların dışında aileni ona bindir ve o zulmedenler hakkında bana yakarışta bulunma; çünkü onlar kesinlikle boğulacaklardır!

    28. Sen yanındakilerle birlikte geminin üzerine çıktığında: "Hamd o Allah'a ki, bizi o zalim topluluktan kurtardı" de.

    29. Ve de ki: "Ey Rabbim, beni mübarek bir yere kondur; Sen konuklayanların en hayırlısısın."

    30. İşte bunda birçok ibretler vardır ve gerçekten Biz, pek sınavcıyızdır.

    31. Sonra arkalarından başka bir nesil yarattık

    32. Onların içinden de kendilerine: "Allah'a kulluk edin, O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Artık Allah'tan kokmayacak mısınız?" diyen bir peygamber gönderdik.

    33. Dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip ahirete ulaşmayı yalanlayan kavminden o kodaman güruh ise şöyle dedi: "Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değil; yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor.

    34. Şayet sizin gibi bir insana itaat ederseniz, muhakkak ki, siz o takdirde kesinlikle hüsrandasınızdır.

    35. Size, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldiğiniz zaman muhakkak çıkarılacağınızı mı va'dediyor?

    36. Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!

    37. O, dünyadaki hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve yaşarız; fakat tekrar diriltilecek değiliz.

    38. O, sadece Allah hakkında bir yalanı uyduran bir adamdır; biz ona inanacak değiliz."

    39. O peygamber: "Ey Rabbim, bana yalan söylüyorsun demelerinin öcünü al!" dedi.

    40. Allah buyurdu ki: "Pek yakında pişman olacaklar."

    41. Derken, onları gerçekten korkunç bir ses alıverdi de kendilerini bir sel süpürüntüsü yapıverdik. Artık öyle bir defolmuş oldu ki o topluluk, o zalimler!

    42. Sonra arkalarından başka nesiller yarattık.

    43. Hiç bir ümmet ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.

    44. Sonra Biz, ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve onları birer efsane yaptık. Artık imana gelmez topluluk defolsun!

    45. Sonra bir takım ayetlerimiz ve açık bir ferman ile Musa'yı ve kardeşi Harun'u gönderdik.

    46. Firavun'a ve ileri gelenlerine. Fakat bunlar, kibirlerine yediremediler ve zaten dik başlı bir topluluk idiler.

    47. Onun için: "Biz kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi bu iki insana inanır mıyız?" dediler.

    48. Böylece onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular.

    49. Andolsun ki, berikiler doğru tutabilsinler diye Musa'ya o kitabı da verdik.

    50. Meryem oğlunu ve annesini bir mucize kıldık ve ikisini oturaklı ve temiz sulu bir tepede barındırdık.

    51. Ey peygamberler, helal ve hoş şeylerden yiyin ve güzel işler yapın; çünkü Ben, bütün yaptıklarınızı bilirim.

    52. Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve Rabbiniz de Benim; artık hep Benden korkun!

    53. Derken kumandalarını aralarında kitap kitap parçalaştılar, her grup kendilerininkine güveniyor.

    54. Şimdi sen onları bir zamana kadar dalgınlıkları içinde bırak.

    55. Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklar ile,

    56. Onlara hayırlar sağlamaya koşuyoruz. Hayır, anlayamıyorlar!

    57. Herhalde Rablerinin korkusundan titreyenler,

    58. Rablerinin ayetlerine inananlar,

    59. Rablerine hiç ortak koşmayanlar,

    60. Ve Rablerinin huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler,

    61. şte bunlar hayırlarda sürat yarışı yaparlar ve onun için ileri giderler.

    62. Biz, hiçbir kimseye gücünün üstünde bir teklifte bulunmayız, katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

    63. Fakat onların kalpleri bu konuda bir dalgınlık içindedir ve onların bundan başka bir takım işleri vardır ki, hep onlar için çalışırlar.

    64. Nihayet, refah içinde olanlarını azaba çektiğimiz zaman, hemen feryada başlayacaklardır.

    65. Feryat etmeyin bugün; çünkü siz, Bizden kurtarılamazsınız!

    66. Karşınızda ayetlerim okunuyordu da siz sırt çeviriyordunuz.

    67. Ona kafa tutarak gece lakırdıları ile hezeyanlar ederdiniz.

    68. Acaba onlar bu sözü düşünmezler mi, yoksa onlara eski atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?

    69. Yoksa peygamberlerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkar ediyorlar?

    70. Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır, o, onlara gerçek ile geldi; fakat onların çoğu gerçekten hoşlanmıyorlar.

    71. Eğer Hak, onların keyiflerine uysaydı, gökler, yeryüzü ve bunlardaki kimseler kesinlikle bozulurdu.Hayır, Biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar, zikirlerinden yüz çeviriyorlar.

    72. Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbinin mükafatı daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

    73. Doğrusu, sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun.

    74. Fakat ahirete inanmayanlar, o caddeden sapmaktadırlar.

    75. Eğer Biz onlara acıyıp da baskılarını açıversek, mutlaka azgınlıklarında inat eder, hiçbir şey görmezler.

    76. Gerçekten Biz, onları azaba tuttuk da yine Rablerine karşı uslanmadılar ve yalvarmıyorlar da.

    77. Sonunda üzerlerine çetin azaplı bir kapı açtığımızda birden onun içinde ümitsizliğe düşeceklerdir.

    78. Halbuki, sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O'dur. Siz, pek az şükrediyorsunuz.

    79. Sizi yeryüzünde yaratıp yayan O'dur; hep O'nun huzurunda toplanacaksınız.

    80. Hayat veren ve öldüren O'dur; gece ile gündüzün değişmesi de O'nun eseridir. Artık akıllanmayacak mısınız?

    81. Hayır, öncekilerin dediği gibi dediler.

    82. ki: "ölüp de bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, sahi biz mi mutlaka diriltileceğiz?

    83. Yemin ederiz ki, bize de atalarımıza da bundan önce bu va'dolundu; bu eskilerin masallarından başka bir şey değil!"

    84. De ki: "Yeryüzü ve onda bulunan kimseler kime aittir; eğer biliyorsanız?"

    85. "Allah'a aittir." diyecekler. De ki: "O halde düşünmez misiniz?

    86. Sor onlara, de ki: "Kimdir o yedi kat göklerin Rabbi ve o büyük Arşın sahibi?"

    87. Allah'a aittir." diyecekler. De ki: "O halde korkmaz mısınız?"

    88. Sor onlara ki: "Kimdir herşeyin mülkiyeti ve yönetimi kudret elinde olan, kayırıp da kendisine kayırılmaz olan; söyleyin, biliyorsanız?"

    89. "Allah'a ait" diyecekler. De ki: "O halde nasıl büyüleniyorsunuz?"

    90. Doğrusu Biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise şüphesiz yalancılar.

    91. Allah asla oğul edinmedi ve beraberinde bir tanrı da yoktur; Öyle olsaydı, her tanrı kendi yarattığını sürükleyip gider ve elbette birbirlerine üstünlük taslarlardı. Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.

    92. Allah, gaybı da aşikar olanı da bilendir. O, onların koştukları ortaklardan çok yücedir.

    93. De ki: "Rabbim, eğer onlara va'dedilen azabı bana mutlaka göstereceksen,

    94. beni o zalimler güruhu arasında bulundurma Rabbim!"

    95. Şüphesiz ki Biz, onlara yaptığımız tehdidi sana gösterme gücüne sahibiz elbette.

    96. Sen o kötülüğü en güzel bir davranışla defet; Biz onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz.

    97. Ve de ki: "Ey Rabbim, şeytanların dürtüştürmelerinden (kışkırtmalarından) sana sığınırım!

    98. Huzuruma gelmelerinden sana sığınırım Rabbim!"

    99. Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde diyecek ki : "Rabbim, döndür, döndür beni, döndür!

    100. Belki ben, o bıraktığımda (boşa geçirdiğim dünyada) iyi işler yaparım!" Hayır, hayır! Bu, onun söylediği boş bir sözdür. Ötelerinde ise yeniden diriltilecekleri güne kadar bir engel vardır.

    101. Sur'a üfrüldüğü zaman, artık o gün ne aralarında soy sop ilişkisi olacak, ne de birbirlerini soracaklar.

    102. O zaman her kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar o kurtuluş bulanlardır.

    103. Her kimin de tartılan yeğni (hafif) gelirse, işte onlar kendilerine yazık edenler ve cehennemde kalacaklardır.

    104. Orada dişleri sırıtırken ateş yüzlerini yalar.

    105. Ayetlerimiz size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz değil mi?

    106. Derler: "Rabbimiz, bizi azgınlığımız altetti ve biz, sapık bir kavim idik.

    107. Rabbimiz, çıkar bizi buradan; döner bir daha yaparsak şüphesiz ki biz zalimleriz.

    108. Allah buyurur: "Orada sinin, Bana birşey söylemeyin!

    109. Çünkü Kullarımdan: "Ey Rabbimiz, iman ettik; bizi bağışla, bize acı; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!" diyenler vardı.

    110. Siz, onlarla alay ettiniz, hala Beni anmayı size unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz.

    111. İşte Ben onlara sabretmelerine karşılık bugün bu mükafatı verdim. Murada erenler onlardır, onlar!

    112. "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye soracak Allah

    113. Onlar: "Bir gün veya bir günün bir kısmı, sayanlara sor." derler.

    114. Allah buyuruyor ki: "Bilmiş olsanız, gerçekten pek az kaldınız."

    115. Yoksa siz, Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?

    116. Demek ki Allah,o hak padişah yüksek, çok yüksek! Başka tanrı yoktur; ancak O vardır. O, şanlı Arş'ın sahibidir.

    117. Her kim Allah ile birlikte başka bir tanrı olduğunu iddia ederse, onun bu hususta hiçbir delili yoktur ve onun hesabı Rabbinin katında görülecektir ancak! Gerçek şu ki, kafirler kurtuluşa eremezler!

    118. Ve de ki: "Rabbim, beni bağışla, merhamet buyur; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  4. #23
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Nur Suresi
    Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen "nûr" kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca; bireysel ve toplumsal hayatla ilgili çeşitli hüküm ve prensipler, özellikle aile hayatına dair esaslar yer almaktadır.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Bu indirdiğimiz, farz kıldığımız ve içinde açık açık ayetler indirdiğimiz bir süredir; ola ki iyice belleyip tutarsınız.

    2. Zina eden kadın ve zina eden erkekten herbirine yüz değnek vurun; eğer Allah'a ve ahiret gönüne gerçekten inanıyorsanız, Allah'ın dinini uygulamada bunlara bir acıyacağınız tutmasın! Ayrıca mü'minlerden bir grup cezalandırılmalarına şahit olsun!

    3. Zina etmiş erkek, ancak zina etmiş olan veya Allah'a ortak koşan bir kadınla; zina etmiş kadın ise, zina etmiş olan veya Allah'a ortak koşan bir erkekle evlenebilir. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır.

    4. Namuslu kadınlara zina suçu atıp sonra dört şahit getirmeyen kimselere de seksen değnek vurun ve artık ebediyyen onların şahitliklerini kabul etmeyin! Bunlar öyle fasıklardır.

    5. Ancak ondan sonra tevbe edip düzelenler başka; çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir.

    6. Kendi karılarına zina suçu atıp da kendilerinden başka şahitleri de bulunmayan kimselerden herbiri ise kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah'a yemin ederek şahitlik etmelidir.

    7. Beşinci defada da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lanetinin kendi boynuna olmasını ifade etmelidir.

    8. Kadının dört defa: "Allah'a yemin ederim ki, o muhakkak yalancılardandır!" diye şahitlik etmesi kendisinden cezayı kaldırır.

    9. Beşincisinde ise, eğer o (kocası) doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını ister.

    10. Ya üzerinizde Allah'ın bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, bir de Allah tevbeyi çok kabul eden ve hikmet sahibi olmasaydı!..

    11. Haberiniz olsun ki, o iftirada bulunanlar, sizden bir takımdır. Onu hakkınızda bir şer sanmayın! Bilakis o, sizin için bir hayırdır. Onlardan her kişiye kazandığı günah nisbetinde ceza vardır. Günahın büyüğünü yüklenene de büyük bir azap vardır.

    12. Ne vardı, onu işittiğiniz zaman mümin erkeklerle mümin kadınlar kendi kendilerine hüsnü zanda bulunup: "Bu açık bir iftiradır!" deselerdi?

    13. Ona dört şahit getirselerdi ya, madem ki şahit getiremediler, o halde onlar Allah katında yalancılardan ibarettirler.

    14. Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın lütfu ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, daldığınız yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.

    15. Hani siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyor, ağızlarınızla hiçbir bilgi sahibi olmadığınız birşeyi söylüyor ve onu kolay sanıyordunuz. Halbuki o Allah katında büyük bir günahtır.

    16. Onu duyduğunuz da: "Bunu söylemek bize yakışmaz, haşa bu büyük bir iftiradır." deseydiniz ya!

    17. Böyle birşeyi asla bir defa daha tekrarlamayasınız diye Allah size öğüt veriyor; eğer iman etmiş iseniz.

    18. Ve Allah, size ayetlerini açıklıyor. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir.

    19. Müminler arasında edepsizce sözlerin yayılmasını arzu edenler için dünyada ve ahirette acı bir azap vardır. Allah, onları bilir, siz bilemezsiniz.

    20. Ya üzerinizde Allah'ın bol nimeti ve rahmeti olmasaydı; bir de Allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı!..

    21. Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın! Her kim şeytanın adımlarına uyarsa, şunu bilsin ki o, çirkin ve kötü şeyler emreder. Allah'ın size karşı lütfu ve rahmeti olmasaydı, içinizden hiçbiri asla temize çıkamazdı; fakat Allah, dilediğini temize çıkarır. Allah, herşeyi işiten, herşeyi bilendir.

    22. Bir de içinizden nimet ve varlık sahibi kişiler, yakınlarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vergisini vermekte kusur etmesinler, affetsinler, kusurlarına aldırmasınlar! Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah, bağışlayandır, merhamet sahibidir.

    23. Şüphe yok ki, namuslu, kötülükten habersiz mü'min kadınlara zina suçu atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir ve onlara büyük bir azap vardır.

    24. Dilleri, elleri ve ayaklarının yaptıklarına şahitlik edecekleri gün,

    25. O gün Allah, onlara gerçek cezalarını tamamen verecek ve onlar, Allah'ın apaçık Hak olduğunu bileceklerdir.

    26. Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara; namuslu kadınlar namuslu erkeklere, namuslu erkekler namuslu kadınlara yaraşır. Bunlar, (namuslular) onların dediklerinden çok uzaktırlar. Kendilerine bir bağışlanma ve değerli bir rızık vardır.

    27. Ey iman edenler, kendi odalarınızda (evlerinizden) başka evlere, sahiplerinden izin almadan ve onlara selam vermeden girmeyin! Bu, sizin için daha hayırlıdır. Ola ki, düşünürsünüz.

    28. Eğer orada bir kimse bulamazsanız, size izin verilmedikçe içeri girmeyin ve eğer size "Dönün." denilirse dönün; o sizin için daha temizdir. Allah, bütün yaptıklarınızı bilir.

    29. Meskun olmayan ve içinde bir yararlanma selahiyetiniz olan odalara (evlere) girmenizde size bir sakınca yoktur. Allah, açıkladıklarınızı da bilir, gizlediklerinizi de.

    30. Mü'min erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar ve ırzlarını (apışlarını) korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Muhakkak Allah, bütün yaptıklarından haberdardır.

    31. Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar: görünmesi zaruri olanların dışında zinetlerini açmasınlar ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar; zinetlerini, kocalarından veya babalarından yahut kayın babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut kardeşlerinden yahut kardeş oğullarından yahut kız kardeş oğullarından yahut kendi kadınlarından yahut sahibi bulundukları cariyelerden veya uyuntu (şehvetten yoksun) erkek hizmetçilerden veya henüz kadınların şehvet uyarıcı taraflarından habersiz çocuklardan başkasına göstermesinler; gizledikleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü'minler, hepiniz Allah'a tevbe edin ki, mutluluğu bulabilesiniz.

    32. Bir de sizden olan dulları ve kölelerinizden, cariyelerinizden doğru gidenleri evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onlara fazlından zenginlik verir. Allah, nimeti bol olan, herşeyi bilendir.

    33. Evlenme imkanı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetli kalmaya çalışsınlar, sahibi bulunduğunuz köle ve cariyelerden , kendi bedellerini ödeyip azad edilmek için anlaşma yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen yazılı anlaşma yapın ve Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici varlığını kazanacaksınız diye, sakın namuslu kalmayı dileyen cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın. Her kim de onları fuhuşa zorlarsa, şüphesiz ki Allah, onların zorla bu işe sürüklenmesinden sonra, onları bağışlar, merhamet eder.

    34. Andolsun ki, size açıklayıcı ayetler, sizden önce geçenkilerinki kabilinden bir örnek ve takva sahipleri için bir öğüt indirdik.

    35. Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru içinde bir kandil bulunan bir oyma hücre misalidir. Kandil, bir sırça içindedir. Bu sırça sanki inciden bir yıldızdır; ne doğuya, ne de batıya nisbet edilen mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. Onun yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile ışık verir; nur üstüne nur! Allah, dilediğini kendi nuruna yönettir ve insanlara birçok misaller verir. Allah, herşeyi bilendir.

    36. O evlerdeki, Allah onların yüceltilmesine ve kendi adının içlerinde anılmasına izin vermiştir. Onlarda sabah ve akşam üstleri O'nu tesbih ederler.

    37. Nice erler ki, ne ticaret, ne de alışveriş kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz; onlar, kalplerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar.

    38. Çünkü Allah, kendilerini yaptıkları işlerin en güzeli ile mükafatlandıracak, onlara lütfundan daha fazlasını da bahşedecektir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

    39. Küfredenlerin yaptıkları ise, engin bir çöldeki serap gibidir. Susayan onu bir su sanır. Nihayet yanına vardığı zaman onu birşey bulmaz da yanında vicdanı Allah'ı bulur ve O da onun hesabını tamamıyla görür. Allah, hesabı çok süratli olandır.

    40. Ya da (küfredenlerin yaptıkları) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir ki, onu bir dalga bürümüştür; üstünde bir dalga, onun üstünde de bir bulut bulunmaktadır;kısacası üstüste yığılmış karanlıklar. Elini çıkardığı zaman, onu görme ihtimali bile yoktur. Allah, her kime bir aydınlık vermediyse. artık onun için hiçbir aydınlık yoktur.

    41. Baksana gerçekten Allah, o göklerdeki ve yerdeki kimseler, diziler halinde kanat çırpıp süzülen kuşlar hep O'nun için tesbih ediyorlar. Hepsi gerçekten duasını ve tesbihini bilmiştir. Allah da onların bütün yaptıklarını biliyor.

    42. Bütün o göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır; hem bütün gidiş O'nadır.

    43. Baksana şu gerçeğe, Allah bir bulut sevk ediyor, sonra onun açıklığını birleştiriyor, sonra onu yoğunlaştırıyor da sen onun içinden yağmurun çıktığını görüyorsun. Bir de gökten, ondaki dağlardan bir dolu yağdırıyor ve onu dilediğine isabet ettiriyor, dilediğinden uzaklaştırıyor. Şimşeğinin parıltısı da neredeyse gözleri alıverecek.

    44. Allah gece ile gündüzü ardarda çeviriyor. Şüphe yok ki, bunlarda gözü olanlar için kesin bir ibret vardır.

    45. Allah her hayvanı bir sudan yarattı. öyle iken kimi karnı üzerinde yürür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi de dört ayak üstünde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Şüphesiz ki Allah, her şeye gücü yetendir.

    46. Andolsun ki, gerçekten açıklayıcı ayetler indirdik. Allah, dilediğini doğru bir caddeye iletir.

    47. Bir de: "Allah'a ve peygamberine inandık ve itaat ettik." diyorlar. Sonra onlardan bir kısmı bunun arkasından yan çiziyorlar. Onlar mü'min değillerdir.

    48. Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çağrıldıklarında bir de bakarsın bunlardan bir kısmı çekiniyorlar.

    49. Eğer hak kendilerinden yana ise, baş eğerek ona gelirler.

    50. Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa Allah ve Resulünün kendilerine haksızlık edeceğinden kuşkulandılar, ya da korktular mı? Hayır, kendileri asıl zalimlerdir.

    51. Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çağrıldıkları zaman mü'minlerin sözü ancak: "İşittik ve itaat ettik." demeleridir. İşte bunlar, kurtuluş bulacak olanlardır.

    52. Kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'tan korkar ve O'na sığınırsa, işte murada erecek olanlar bunlardır.

    53. Ötekiler (münafıklar), kendilerine emrettiğin takdirde hemen tereddüt etmeden çıkıp gideceklermiş diye, Allah'a en kuvvetli yeminleri ile yemin ettiler. De ki: "Yemin etmeyin! Sizin ki bilinen bir itaattir! Allah, kesinlikle bütün yaptıklarınız ve yapacaklarınızdan haberdardır.

    54. De ki: "Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin!" Eğer yine dinlemezseniz artık onun yükümlülüğü, kendisine yükletilen görevi yapmak, sizin üstünüze düşen de size yükletilen görevleri yerine getirmektir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygamberin görevi ise yalnızca açık bir tebliğdir.

    55. Allah sizden iman edip güzel işler yapanlara, kendilerinden öncekileri yaptığı gibi onları da muhakkak yeryüzünün hükümranları yapacağına, onlara kendiler çin hoş gördüğü dinlerini kuvvetle icra etme gücü vereceğine, kesinlikle onları korkularının arkasından güvenceye erdireceğine dair, yeminle söz verdi. Onlar, hakkımda hiçbir şeyi ortak koşmayarak yalnızca Bana ibadet edeceklerdir. Artık bundan sonra kim nankörlük ederse, onlar fasıkların ta kendileridir!

    56. Bir de namazı kılın, zekatı verin ve peygambere itaat edin ki rahmete erdirilesiniz

    57. Sakın o küfredenlerin yeryüzünde aciz bırakabilecekrini sanma! Onların varacakları yer ateştir! Şüphesiz o, pek kötü bir gidiştir!

    58. Ey iman edenler, sahibi olduğunuz köleleriniz ve henüz erginlik çağına girmemiş olan çocuklarınız,(odanıza girmek için) sizden üç vakitte izin istesinler; sabah namazından önce, öğle sıcağında elbisenizi çıkardığınız sırada ve yatsı namazından sonra. Bunlar, sizin için üç eksikli (açık bulunabileceğiniz) vakittir. Bunların dışında ne size, ne de onlara bir günah yoktur; çevrenizde dolaşırlar, birbirinizle iç içesinizdir. İşte böyle, Allah size ayetlerini açıklıyor. Allah , herşeyi bilendir, hikmet sahibidir.

    59. Sizden olan çocuklar da erginlik çağına girince kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi, izin istesinler. İşte böyle Allah size ayetlerini açıklıyor. Allah herşeyi bilendir, hikmet sahibidir.

    60. Nikah ümidi kalmayan oturmuş kadınların, bir zinet ile gösterişe çıkmamaları şartıyla çarşaflarını bırakmalarında kendilerine bir günah yoktur; ancak iffet adabınca sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, herşeyi bilendir.

    61. Köre sakınca yoktur, topala sakınca yoktur, hastaya sakınca yoktur; size de kendi evlerinizden veya babalarınızın evlerinden veya analarınızın evlerinden veya erkek kardeşlerinizin evlerinden veya kız kardeşlerinizin evlerinden veya amcalarınızın evlerinden veya halalarınızın evlerinden veya dayılarınızın evlerinden veya teyzelerinizin evlerinden yahut anahtarlarına sahip olduğunuz evden veya dostunuzun evinden yemenizde bir sakınca yoktur. Gerek topluca, gerekse ayı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. halde evlere girdiğiniz zaman Allah'tan mübarek, hoş bir sağlık dileği olmak üzere birbirinize selam verin! İşte böyle, Allah size ayetlerini açıklıyor, akıl erdiresiniz diye.

    62. Mü'minler, ancak Allah'a ve peygamberine iman etmişlerdir. Toplu bir iş için yanında bulundukları zaman, ondan izin almadan ayrılıp gitmezler: Gerçekte senden izin isteyenler, Allah'a ve Resulüne inananlardır. Bunun için, bazı işleri sebebiyle senden izin istediklerinde, onlardan dilediğine izin ver ve Allah'tan bağışlanmalarını dile! Şüphe yok ki, Allah çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir.

    63. Peygamberin size yaptığı çağrıyı, birbirinize yaptığınız çağrı gibi değerlendirmeyin! İçinizden birbirini siper ederek sıvışıp sıvışıp gidenleri Allah mutlaka biliyor. Artık onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir fitnenin veya acı bir azabın gelmesinden çekinsinler!

    64. Uyanın, göklerde ve yerde ne varsa hep Allah'ındır. O, sizin bulunduğunuz durumu mutlaka bilir. Hele O'na döndürülecekleri günde ne yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah herşeyi hakkıyla bilendir.
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  5. #24
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Furkan Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 68-70. âyetlerin Medine döneminde indiği konusunda bir rivayet de vardır. 77 âyettir. Sûre adını, ilk âyette geçen "el-Furkân" kelimesinden almaktadır. Furkân, "hak ile batılı birbirinden ayıran" demek olup Kur'an'ın isimlerinden biridir. Sûrede temel konular olarak Hz. Peygamber'in tüm insanlığa gönderildiği, onun, tebliğ sırasında karşılaştığı zorluklar ve şirkin kökünün kazınacağı, geçmiş ümmetlerin hayatlarından bazı örnekler de verilerek ele alınmaktadır.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Furkan'ı alemlere bir uyarıcı olsun diye, kuluna indiren (Allah) ne yücedir!

    2. O, göklerin ve yerin hakimiyeti kendisinin olandır, hiçbir oğul edinmemiştir ve mülkünde hiçbir ortağı da yoktur; herşeyi yaratmış ve herbirini bir takdir ile belirleyip hepsinin mukadderatını hazırlamıştır.

    3. Böyle iken O'ndan başka bir takım tanrılar edindiler ki, hiçbir şey yaratamazlar, bilakis kendileri yaratılıp duruyorlar; kendilerine ne bir zarar, ne de bir yarar verme gücüne sahiptirler; ne öldürmeye, ne de öldükten sonra diriltmeye güçleri yeter.

    4. Küfredenler: "Bu yalnızca onun uydurduğu bir iftiradır. ona başka bir topluluk da yardım da bulunmuştur bu hususta." dediler. Bunlar, gerçekten haksızlık ve iftiraya saptılar.

    5. Yine dediler ki: "Bu eskilerin masallarıdır, onları yazdırtmış da akşam sabah onlar kendisine okunuyor."

    6. De ki: "Onu göklerdeki ve yerdeki sırrı bilen indirdi. Gerçekten O, çok bağışlayandır, merhamet edendir."

    7. Bir de: "Bu nasıl peygamberdir ki, yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Ona bir melek indirilip de beraberinde bir yaver, bir savulcu olsa ya?

    8. Veya ona bir hazine bırakılsa ya da onun güzel bir bahçesi olsa da ondan yese ya!" dediler. Yine o zalimler: "Siz, yalnız büyülenmiş bir adama tabi oluyorsunuz!" dediler.

    9. Bak, senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller yaptılar da çıkmaza saptılar, artık hiçbir yol bulamazlar.

    10. Bak, Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha hayırlısını verir; altından ırmaklar akan cennetler verir ve sana köşkler de yapar!

    11. Fakat onlar kıyameti yalanladılar ve Biz de o kıyamete yalan diyenlere çılgın bir ateş hazırladık.

    12. O ateş onları uzak bir yerden gördüğü zaman, ona özgü bir hışımlanma ve uğultu duyarlar.

    13. Ve çatılıp çatılıp onun dar bir yerine atıldıkları zaman, orada "yetiş ey helak (bizi kurtar)" diye helake haykırırlar!

    14. Bugün bir helaka haykırmayın, çok helaka haykırın!

    15. De ki: "O mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dolunan sonsuzluk cenneti mi? O, kendilerine bir mükafat ve varacakları yer olarak hazırlanmıştır.

    16. Onlara orada bütün istedikleri vardır, hem de orada sonsuza dek kalacaklardır. Bu, Rabbinin üzerinde yerine getirilmesi istenecek bir vaaddir.

    17. Hele onları ve Allah' tan başka taptıkları şeyleri bir araya toplayıp: "Siz mi saptırdınız kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?" diyeceği gün,

    18. onlar: "Seni tenzih ederiz, Senden başka dostlar edinmemiz bize yakışmazdı; fakat Sen, onları ve atalarını zevke daldırdın ki, zikri (ni) unuttular ve helaka giden bir topluluk oldular!" diyeceklerdir.

    19. Demek ki, sizi sözünüzde yalancı çıkarmışlardır. Artık ne azabı savmaya, ne de bir yardıma çare bulamayacaksınız ve içinizden her kim zulmederse ona büyük bir azap tattıracağız!

    20. Biz, senden önce de peygamberleri başka türlü göndermedik, kuşkusuz onlar da yemek yiyorlar ve çarşılarda yürüyorlardı. Bir de kiminizi kiminize bir imtihan aracı yaptık ki, bakalım sabredecek misiniz? Rabbin, herşeyi hakkıyla görendir.

    21. Bununla beraber karşımıza çıkacaklarını ümit etmeyenter: "O melekler üzerimize indirilse yahut Rabbimizi görsek ya." dediler. Andolsun ki, onlar kendilerini büyük gördüler, büyük azgınlık ettiler.

    22. Melekleri görecekleri gün, suçlulara o günde hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve "Yasak yasak !"diyeceklerdir.

    23. Varmışız onların yaptığı her işi, etrafa saçılmış zerrelere çevirmişizdir.

    24. O gün cennetliklerin kaldıkları yer çok iyi, dinlendikleri yer pek güzeldir.

    25. Göğün bulutlar ile yarılacağı meleklerin de bölük bölük indirildiği gün;

    26. hükümranlık o gün, elbette Rahman'ındır; kafirler için ise çok zorluklu bir gün olur.

    27. O gün zalim kimse ellerini ısıracak ve şöyle diyecek: "Eyvah! Keşke peygamberin maiyyetinde bir yol tutsaydım!

    28. Eyvah! Keşke falancayı dost edinmeseydin!

    29. Bana geldikten sonra Kur'an, vallahi o beni saptırdı." Öyle ya şeytan insanı yapayalnız, yardımsız bırakır.

    30. Peygamber de dedi ki: "Ey Rabbim, kavmim bu Kur'an'ı bir kenara itip bıraktılar"

    31. Ve işte Biz böyle her peygamber için suçlulardan bir düşman yapmışızdır. Fakat yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.

    32. Yine o inkar edenler dediler ki: "O Kur'an ona hep birden indirilseydi yal" Biz onu kalbine iyi yerleştirmek için böyle indirdik ve onu mükemmel bir okuyuşla ağır ağır okuduk.

    33. Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, Biz sana (ona karşılık) gerçeği ve en güzel yorumu getirmiş olmayalım.

    34. O yüzleri üstü cehenneme toplanacaklar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.

    35. Andolsun ki, Musa'ya Kitab'ı verdik, kardeşi Harun'u da yardımcısı yaptık

    36. "Haydi ayetlerimizi yalan diyen o kavme gidin!" dedik; sonunda o kavmi yerle bir ederek helak ettik.

    37. Nuh kavmini de, peygamberleri inkar ettiklerinde, suda boğduk ve kendilerini insanlara bir ibret yaptık. Zalimlere de acı bir azap hazırladık.

    38. Ad'ı, Semüd'u Ress halkını ve bunlar arasında (gelip geçen) birçok nesilleri de (helak ettik).

    39. Ki onların her birine öğüt olarak örnekler vermiştik; (sonunda) her birini mahv ve perişan ettik de ettik.

    40. Andolsun ki, o afet yağmuruna tutulan memlekete de vardılar. Artık onu da görüyor değiller mi? Doğrusu yeniden dirilmeyi ümit etmiyorlar,uyanmak istemiyorlardı.

    41. Seni gördükleri zaman da, sadece alaya alıyorlar: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği?" diyorlar.

    42. "Sahi be! Az kalsın bizi tanrılarımızdan saptıracaktı, onlara tapmakta direnmemiş olsaydık!" diyorlar. Fakat ileride azabı görecekleri gün kimin yolunun daha sapık olduğunu bilecekler.

    43. Gördün mü o tanrısını canının istediği edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın?

    44. Yoksa sen onların çoğunun işittiklerini veya kavradıklarını mı sanıyorsun? Onlar sırf hayvan gibi, hatta gidişçe daha sapkındırlar.

    45. Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi elbette onu hareketsiz de kılardı. Sonra Biz güneşi ona nasıl delil kılmışız?

    46. Sonra da tutup onu azar azar nasıl kendimize almaktayız.

    47. Size geceyi geygi (örtü), uykuyu dinlenme, gündüzü de yeni bir hayat kılan O'dur.

    48. Yine O, rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak göndermekte ve Biz, gökten tertemiz bir su indirmekteyiz ki,

    49. bununla ölü bir beldeyi diriltelim ve yarattığımız nice hayvan sürülerini ve bir çok insan kümelerini sulayalım.

    50. Andolsun ki onu aralarında, düşünsünler ve ibret alsınlar diye evirip çevirmekteyiz. Yine de insanların çoğu dayatmakta ve nankörlükten başkasına yanaşmamaktadır.

    51. Dileseydik elbette her köye bir uyarıcı gönderirdik.

    52. Madem ki, yalnız seni gönderdik. O halde kafirlere uyma ve bununla (Kur'an ile) onlara cihad et, büyük cihad!

    53. İki denizi birbirine salıveren O'dur. Şu tatlı, yürek tazeler, şu da tuzlu, çorak; aralarına da bir berzah (dil) ve bir hicri mehcür (kıstak) koymuştur.

    54. Sudan bir insan yaratıp da ona bir soy ve hısımlık getiren O'dur. Rabbimin her şeye gücü yeter.

    55. Böyle iken onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyecek şeylere tapıyorlar; kafir ise Rabbine karşı uğraşıp duruyor.

    56. Halbuki seni ancak bir müjdeci ve uyancı olarak gönderdik

    57. De ki: "Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmak isteyen kimseler (olmanızı) istiyorum."

    58. Sen ölmeyecek olan diriye güven de O'nu hamd ile tesbih et! Kullarının günahlarına O'nun haberdar olması yeter.

    59. O ki, gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yarattı; sonra Arş üzerine hükümranlığını kurdu; O Rahmandır; hadi ne dileyeceksen O herşeyi bilenden dile!

    60. Ama onlara "Rahma'na secde edin!" denildiği zaman, "Rahman da neymiş?" Bize emrediyorsun diye secde mi ederiz?" dediler; ve bu daha ziyade vahşetlerini artırdı.

    61. Ne kutlu, ne yücedir, O ki gökte burçlar yaptı, içlerinde bir kandil, bir de nurlu bir ay astı!

    62. Yine O, düşünmek veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getirdi.

    63. Ve Rahman'ın kulları: O kimseler ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahiller kendilerine laf attıkları zaman "Selametle!" derler;

    64. ve onlar ki, Rablerine secdeler, kıyamlar ederek yatarlar.

    65. Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz, cehennem azabını bizden sav(uştur)! Gerçekten onun azabı defedilemez bir beladır.

    66. Gerçekten o ne kötü durulacak bir yer; ne kötü bir ikametgah!" derler.

    67. Ve onlar ki, harcadıkları vakit israf etmezler, pintilik de yapmazlar; ikisi arasında dengeli giderler.

    68. Ve onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya dua etmezler; Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina da etmezler; kim bunları yaparsa ağır bir cezaya çarpılır.

    69. Kıyamet günü azabı katlanır ve orada ebediyyen hor ve hakir olarak kalır;

    70. ancak tevbe ve iman edip, iyi amel işleyenler başka; çünkü bunların kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir. Ve Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.

    71. Ve her kim tevbe edip iyi davranışta bulunursa, muhakkak o tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

    72. Ve onlar ki, yalana şahitlik etmezler, anlamsız, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar içinde geçer (gider)ler.

    73. Ve onlar ki Rablerinin ayetleri hatırlatılınca, kör ve sağır üstüne yıkılıp yatmazlar.

    74. Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz, lütfunla bizlere eşlerimizden, çocuklarımızdan göz aydınlıkları ihsan buyur ve bizi takva sahiplerine önder kıl!" derler.

    75. İşte hep bunlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı ile mükafatlandırılacaklar; orada sağlık ve selam ile karşılanacaklar.

    76. Orada ebedi kalacaklar; ne güzel durulacak bir yer, ne güzel bir makam!

    77. De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir?" Demek ki, yalanladılar! O halde yarın ceza (yakalarına) yapışacak!
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  6. #25
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Şuara Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen "eş-Şu'arâ" kelimesinden almıştır. "Şu'arâ" şairler demektir. Sûrede başlıca Mûsâ, İbrahim, Nûh, Hûd, Salih ve Şuayb peygamberlerin kıssaları dile getirilmekte, müşriklerin, Kur'an'ın vahiy dışı bir kaynağa dayalı olduğu iddialarına karşılık, onun bir vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, söz konusu kaynakların Kur'an üzerinde hiçbir etkisinin bulunamayacağı ifade edilmektedir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Tâ, Sîn, Mîm.

    2. Bunlar sana o apaçık Kitab'ın ayetleridir!

    3. Onlar iman etmeyecekler diye, neredeyse sen kendine kıyacaksın.

    4. Dilersek üzerlerine gökten bir ayet (mucize) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.

    5. Bununla beraber Rahman'dan kendilerine yeni bir öğüt gelmiyor ki, ondan yüz çevirmiş olmasınlar.

    6. Evet, yalanlamaktalar; fakat onlara alay edip durdukları şeyin dehşet veren haberleri gelecektir.

    7. Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz onda her güzel çiftten nice bitkiler bitirmişiz.

    8. Şüphesiz ki, bunda mutlak bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.

    9. Şüphesiz ki, Rabbin, gerçekten güçlü, çok merhametlidir.

    10. Bir vakit Rabbin Musa'ya şöyle seslendi: "Git o zalim kavme!"

    11. "Firavun kavmine, artık sakınmayacaklar mı!"

    12. (Musa) dedi ki:"Ya Rab, doğrusu korkarım ki, beni yalanlarlar;

    13. ve göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harun'a da peygamberlik ver!

    14. Bir de onlara karşı suçluyum; ondan dolayı beni öldürürler diye korkarım.

    15. (Allah) "Hayır" (endişe etme), "haydi ikiniz ayetlerimizle gidin; muhakkak Biz sizinle beraberiz (olup bitenleri) dinliyoruz,

    16. haydin Firavun'a varın da deyin ki: "İnan ki biz alemlerin Rabbinin elçisiyiz;

    17. İsrail oğullarını bizimle beraber salıver."

    18. (Firavun) dedi ki: "A! Biz seni çocukken bizde büyütmedik mi? ömrünün bir çok yıllarını aramızda geçirdin;

    19. -hem de o yaptığın (kötü) işi yaptın; o halde sen o nankör kafirlerdensin!"

    20. (Musa) dedi ki: "O işi o zaman yaptım, şaşkınlardandım.

    21. Sizden korkunca da aranızdan kaçtım; derken Rabbim bana hüküm lütfetti ve beni peygamberlerden kıldı.

    22. O başıma kaktığın nimet de İsrail oğullarını kul köle edinmiş olmandır!"

    23. Firavun: "Alemlerin Rabbi de ne demek?" dedi.

    24. (Musa): "O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki herşeyin Rabbidir; eğer gerçeği kesin olarak görüyorsanız."dedi.

    25. (Firavun) etrafındakilere: "Dinlemez misiniz?" dedi.

    26. (Musa): "O, sizin Rabbiniz ve daha önceki atalarınızın Rabbidir dedi.

    27. (Firavun): "Size gönderilen elçiniz mutlaka delidir." dedi.

    28. (Musa): "O, doğunun, batının ve bunların arasındaki herşeyin Rabbidir, eğer düşünüyorsanız." dedi.

    29. (Firavun): "Andolsun ki, eğer benden başkasını tanrı edinirsen, seni kesinlikle zindana kapatılmışlardan ederim?" dedi.

    30. (Musa Firavun'a): "Sana apaçık bir şey (delil) getirdimse de mi?" dedi.

    31. (Firavun): "Haydi onu getir bakayım, doğrulardan isen" dedi.

    32. Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi;

    33. bir de elini (koynundan) çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi.

    34. (Firavun) etrafındaki topluluğa: "Bu gerçekten bilgiç bir sihirbaz!

    35. Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?" dedi.

    36. Dediler ki: "Bunu ve kardeşini alıkoy! Şehirlere de toplayıcılar gönder;

    37. bütün bilgiç sihirbazları getirsinler!"

    38. Böylece tesbit edilen bir günün belli bir vaktinde sihirbazlar toplandılar

    39. ve halka: "Siz de toplanır mısınız?" denildi.

    40. "şayet üstün gelirlerse, herhalde bizler sihirbazlara uyacağız." dediler.

    41. Sihirbazlar Firavun'a geldiklerinde: "Şayet biz galip gelirsek, bize muhakkak bir mükafat vardır değil mi?" dediler.

    42. (Firavun): "Evet, hem siz o vakit benim en yakınlarımdan olacaksınız." dedi.

    43. Musa onlara: "Siz ne atacaksanız atın!" dedi.

    44. Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve: "Firavun'un yüceliği hakkı için şüphesiz biz üstün geleceğiz." dediler.

    45. Musa da asasını (yere) koyuverdi, bir de ne görsünler, onlar her ne dolap çeviriyorlarsa (bütün uydurduklarını) yutuyor.

    46. Derhal sihirbazlar secdeye kapandılar;

    47. "İman ettik alemlerin Rabbine;

    48. Musa ve Harun'un Rabbine!" dediler.

    49. (Firavun) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz! Anlaşıldı ki, o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! O halde kesinlikle yakında anlayacaksınız;çaresiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi muhakkak çarmıha gerdireceğim!"

    50. (Büyücüler) dediler ki: "Zararı yok, mutlaka biz Rabbimize döneceğiz.

    51. Herhalde biz mü'minlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz.

    52. Musa'ya şunu vahyettik: "Kullarımı geceleyin yürüt (yola çıkar); çünkü takip edileceksiniz."

    53. Firavun da şehilere asker toplayıcılar gönderdi;

    54. "Bunlar, şüphe yok ki küçük ve önemsiz bir toplulukturlar;

    55. fakat hakkımızda çok kin ve nefret besliyorlar;

    56. biz ise uyanık ve tedbirli topluluk bulunuyoruz." diyordu.

    57. Böylece Biz onları bahçelerden, pınarlardan,

    58. hazinelerden ve güzel makamlardan çıkardık.

    59. ve onlan İsrail oğullarına miras kıldık

    60. Derken (Firavun ve askerleri) güneş doğmuştu ki, arkalarına düştüler.

    61. İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler.

    62. Musa): "Hayır! asla! Rabbim muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir" dedi.

    63. Bunun üzerine Musa'ya: "Vur asan ile denize." diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca birdağ oluverdi,

    64. ötekileri de buraya yanaştırmıştık.

    65. Musa'yı ve beraberindekileri tamamen kurtardık,

    66. sonra da ötekileri boğduk.

    67. Şüphesiz bunda gerçekten bir ibret vardır; fakat çokları inanmadı.

    68. Ve şüphesiz ki Rabbin çok güçlü ve çok merhametlidir.

    69. Onlara İbrahim'in kıssasını da oku!

    70. O bir vakit babasına ve kavmine: "Siz neye tapıyorsunuz?" dedi.

    71. "Bir takım putlara taparız da, onlar sayesinde toplanırız." dediler.

    72. İbrahim) dedi. Dua ettiğiniz vakit onlar işitirler mi;

    73. veya size bir fayda yahut bir zarar verirler mi?"

    74. "Hayır, biz atalarımızı böyle yaparken bulduk." dediler.

    75. (İbrahim) dedi ki: "Siz ve sizden önceki atalarınızın neye taptıklarını şimdi gördünüz?

    76. İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"

    77. Onların hepsi benim düşmanımdır; alemlerin Rabbi hariç;

    78. O ki, beni yarattı, sonra da bana o doğru yolu gösterir;

    79. O ki, beni yedirir, içirir.

    80. Hastalandığım zaman O bana şifa verir.

    81. O ki, beni öldürür, sonra beni yine diriltir.

    82. Ve O ki, ceza gününde günahlarımı bağışlamasını ümit ederim.

    83. Ya Rab, bana bir hüküm ver ve beni iyiler zümresine kat!"

    84. "Ve bana gelecekler içinde güzel bir nam tahsis eyle!

    85. Ve beni Naim cennetinin varislerinden eyle!

    86. Babamı da bağışla; çünkü o yanlış gidenlerdendir.

    87. Yaratıkların diriltilecekleri gün, beni utandırma,

    88. O gün ki, ne mal fayda verir, ne oğullar!

    89. ncak Allah'a temiz bir kalp ile varan başka!"

    90. Cennet takva sahiplerine yaklaştırılmıştır.

    91. Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.

    92. Ve bunlara: "Hani nerede o taptıklarınız,

    93. Allah'tan başka; nasıl size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarıyorlar mı?" denilmekte.

    94. Ve arkasından hep onlar ve azgınlar o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.

    95. Ve bütün o iblis orduları.

    96. onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler:

    97. "Vallahi biz, doğrusu açık bir sapıklık içindeymişiz.

    98. Çünkü sizi alemlerin Rabbi seviyesinde tutuyorduk.

    99. Ve bizi hep o suçlular şaşırmıştı.

    100. Bak şimdi bizim için ne şefaatçiler var,

    101. ne de sadık bir dost!

    102. Bari bizim için geriye (dünyaya) dönme imkanı olsaydı da, mü'minlerden olsaydık."

    103. Şüphesiz bunda mutlaka alınacak bir ders vardır;öyle iken çoğu inanmadı.

    104. Ve şüphesiz ki, Rabbin çok güçlü ve çok merhametlidir.

    105. Nuh kavmi, gönderilen peygamberleri yalanladı,

    106. kardeşleri Nuh onlara şöyle dediği vakit:"Siz Allah' tan korkmaz mısınız?

    107. Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.

    108. Gelin Allah'tan korkun, bana itaat edin!

    109. Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.

    110. Gelin Allah'tan korkun, bana itaat edin!"

    111. "A! Senin ardına hep o reziller düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?" dediler.

    112. (Nuh) "Benim onları ne yaptıklarına dair ne bilgim olabilir?

    113. Sizin şuurunuz olsa onların hesabının ancak Rabbime ait olduğunu bilirdiniz.

    114. Hem ben iman edenleri kovmaya me'mur değilim.

    115. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." dedi.

    116. Dediler ki: "Ey Nuh, eğer vazgeçmezsen, kesinlikle taşlanmışlardan olacaksın!"

    117. Nuh): "Ey Rabbim, anlaşıldı ki, kavmim beni yalanladılar.

    118. Artık benimle onların arasını nasıl ayırt edeceksen et de,beni ve beraberimdeki müminleri kurtar!" dedi.

    119. Bunun üzerine Biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.

    120. Sonra da arkasında kalanları boğuverdik.

    121. Şüphesiz bunda mutlak bir ibret vardır; öyle iken çoğu iman etmedi.

    122. Ve şüphesiz ki Rabbin, çok güçlü, çok merhametlidir.

    123. Ad (kavmi de) gönderilen peygamberleri yalanladı.

    124. Kardeşleri Hud o zaman onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?

    125. Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.

    126. Gelin Allah'tan korkun ve bana itaat edin!

    127. Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.

    128. -Siz her tepeye bir alamet bina edip eğlenir durur musunuz?

    129. Ebedi kalacakmışsınız gibi bir takım sanayiler ediniyorsunuz.

    130. Hem tuttuğunuz vakit, merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz.

    131. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

    132. O Allah'tan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri verdi.

    133. Size davarlar, oğullar, cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar verdi.

    134. "Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir."

    135. Cidden ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum."

    136. Dediler ki: "Sen ha öğüt vermişsin, ha öğüt verenlerden olmamışsın, bizce birdir.

    137. Bu sadece eskilerin adetidir

    138. Biz azaba uğratılacak değiliz."

    139. O'nu yalanladılar; Biz de kendilerini helak ediverdik. Şüphesiz bunda mutlak bir ibret vardır, ama çokları iman etmedi.

    140. Ve şüphesiz ki Rabbin, gerçekten O, çok göçlü ve çok merhametlidir.

    141. Semüd (kavmi) de gönderilen peygamberleri yalanladı.

    142. Kardeşleri Salih o zaman onlara şöyle demişti : "Allah'tan korkmaz mısınız?

    143. Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.

    144. Gelin Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

    145. Buna karşı ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.

    146. Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız:

    147. cennetler, pınarlar,

    148. salkımları sarkmış hurmalar, ekinler içinde?

    149. Ki bir de dağlardan keyifli keyifli evler yontuyorsunuz?

    150. Gel'" Allah'tan korkun da bana itaat edın.

    151. -İtaat etmeyin o kimselere

    152. ki, yeryüzünü fesada verirler de ıslah etmezler."

    153. Dediler: "Sen iyice büyülenmişlerden birisisin;

    154. Sen de bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsin; haydi bir ayet (mucize) getir, eğer doğru konuşanlardan isen!"

    155. (Salih): "İşte (o mucize) bir dişi deve; su hakkı bir (gün) ona, belli bir günün su hakkı da size;

    156. sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalar." dedi.

    157. Derken onu vurdular, fakat pişman oldular;

    158. çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda (alıncak) bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.

    159. Ve şüphesiz Rabbin gerçekten, O, çok güçlü ve çok merhametlidir.

    160. Lut kavmi de gönderilen peygamberleri yalanladı.

    161. Kardeşleri Lut o zaman onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?

    162. Haberiniz olsun, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.

    163. Gelin Allah'tan korkunda bana itaat edin.

    164. Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum. Benim mükafatım ancak alemlerin Rabbine aittir.

    165. Sizin için yarattığı eşleri bırakıyorsunuz da İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!

    166. "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!"

    167. Onlar): "Ey Lut, and içeriz ki (bu uyarılardan)

    168. (Lut) dedi ki: "Doğrusu ben bu işinize kin güdenlerdenim

    169. Ey Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarının uğursuzluğundan kurtar!

    170. Biz de onu ve ailesini tamamen kurtardık.

    171. Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.

    172. -Sonra geride kalanların hepsini yerle bir ettik.

    173. Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, ne kötü idi O uyarılanların yağmuru!

    174. Şüphesiz bunda gerçekten bir ibret vardır.

    175. Ve şüphesiz ki Allah'tan korkmaz mısınız?

    176. Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla itham etti.

    177. Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

    178. Haberiniz olsun, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.

    179. Gelin Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

    180. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım alemlerin Rabbine aittir.

    181. Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın.

    182. ve doğru terazi ile tartın!

    183. Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin ve yeryüzünü ihtilalcilikle fesada vermeyin.

    184. O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Yaratıcıdan korkun!"

    185. -Dediler: "Sen muhakkak büyülenmişlerdensin.

    186. Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin! Doğrusu biz seni muhakkak yalancılardan sanıyoruz.

    187. Üzerimize gökten bir parça düşürüver, eğer doğru söyleyenlerden isen."

    188. Şuayb): "Rabbim yaptıklarınızı daha iyi bilir." dedi.

    189. Hülasa onu yalanladılar, kendilerini de o gölge gününün azabı yakalayıverdi. ö cidden büyük bir günün azabı idi.

    190. Şüphesiz bunda (alınacak) bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.

    191. Ve şüphesiz ki Rabbin, gerçekten O, çok güçlü ve çok merhametlidir.

    192. Ve gerçekten bu (Kur'an) alemlerin Rabbinin indirmesidir.

    193. Onu Ruhu'l-Emin (Cebrail) indirdi.

    194. Senin kalbine ki uyarıcılardan olasın,

    195. açık parlak bir Arapça ile.

    196. O, şüphesiz öncekilerin kitaplarında da var.

    197. Beni İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil mi?

    198. Eğer onu Arapça bilmeyenlerin birine indirseydik de,

    199. O onlara okusaydı, yine iman etmeyeceklerdi.

    200. Biz onu suçluların kabine öyle sokmuşuzdur.

    201. Onlar acı azabı görecekleri zamana kadar ona iman etmezler

    202. o azap kendilerine ansızın hiç farkında olmadıkları bir anda gelecektir,

    203. (O zaman) diyecekler: "Acaba bize bir mühlet verilir mi?"

    204. Acaba azabımızın acele gelmesini mi istiyorlar?

    205. Gördün ya, onlara senelerce zevk ettirsek,

    206. onra kendilerine yapılan tehdit gelip çatsa,

    207. o yaşatıldıkları zevkin kendilerine hiç faydası olmayacaktır.

    208. Bununla birlikte Biz hangi memleketi helak ettikse, muhakkak onun uyarıcıları olmuştur.

    209. (Onlara) ihtar edilmiştir ve Biz haksızlık etmiş değilizdir.

    210. Ve bunu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi;

    211. bu onlara hem yaraşmaz, hem güçteri yetmez.

    212. Onlar (vahyi) işitmekten kesinlikle mahrum edilmişlerdir.

    213. Bundan dolayı sakın, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma ki azap edileceklerden olmayasın.

    214. En yakın hısımlarını uyar.

    215. Ve sana uyan müminlere kanadını indir.

    216. Bunun üzerine sana isyan ederlerse: "Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım." de.

    217. Ve O göçlü ve merhametli olana güvenip dayan

    218. O ki, (namaza) kalktığın vakit seni görüyor

    219. ve secde edenler arasında dolaşmanı da.

    220. Çünkü, herşeyi işiten, herşeyi bilen O'dur.

    221. Şeytanların kimin üzerine indiğini size haber vereyim mi?

    222. Günaha kendini kaptırmış herbir sahtekar üzerine inerler.

    223. Onlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu da yalan söylerler.

    224. Şairler (e gelince) bunların arkasına da çapkınlar, sapkınlar düşer.

    225. Görmüyor musun, bunlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.

    226. Hem de yapmayacakları şeyleri söylerler.

    227. Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çokça zikredenler ve kendilerine haksızlık edildikten sonra öclerini alanlar müstesna. O haksızlık edenler hangi inkılaba münkalib olacaklarını (hangi akibete yuvarlanacaklarını) yarın bilecekler.
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  7. #26
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Neml Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 93 âyettir. Sûre, adını, 18. âyette yer alan "en-Neml" kelimesinden almaktadır. Neml, karınca demektir. Sûrede başlıca, Süleyman peygamber ve Sebe' melikesi, Belkıs kıssası ile Salih ve Lût peygamberler konu edilmekte, ayrıca mü'minlerin kurtuluşa ereceği, İslâm karşıtlarının kötü akıbetleri, öldükten sonra dirilmek ve kıyamet dile getirilmektedir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Ta, Sin. Bunlar sana Kuran'ın ve apaçık bir kitabın ayetleridir,

    2. birer hidayet ve müjde olmak üzare o mü'minlere

    3. ki namazı dürüst kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

    4. Ahirete inanmayanların yaptıklarını kendilerine süslü göstermişizdir de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.

    5. Onlar, o kimselerdir ki kendilerine azabın kötüsü vardır, ahirette en çok ziyana uğrayanlar da onlardır.

    6. Ve gerçekten sen bu Kur'an'a bilgisinin nihayeti olmayan bir hikmet sahibi tarafından erdiriliyorsun.

    7. Hani bir vakit Musa ailesine: "Gerçekten bir ateş(in varlığını) hissettim. Ya ondan size bir haber getireceğim, yahut bir yalın şule alıp geleceğim, gerek ki, bir ocak yakar ısınırsınız.

    8. Ona vardığında şöyle seslenildi: "Haberin olsun, bu ateşteki kimse ve bunun çevresindekiler mübarek kılınmıştır; münezzehtir o alemlerin Rabbi Allah)

    9. Ey Musa! gerçek şu, Benim o daima üstün ve hikmet sahibi olan Allah!

    10. Ve bırak asanı! " Derken onu çevik bir yılan gibi çalkanıp kıvranır görünce, dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı. "Ey Musa, korkma; çünkü peygamberler benim huzurumda korkmaz."

    11. Ve bırak asanı! " Derken onu çevik bir yılanAncak kim haksızlık yapar, sonra da yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse Ben onu da bağışlayıcıyım, merhamet edenim. gibi çalkanıp kıvranır görünce, dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı. "Ey Musa, korkma; çünkü peygamberler benim huzurumda korkmaz."

    12. Bir de elini koynuna sok; bembeyaz, kusursuz çıksın, Firavun ve kavmine dokuz mucizeden biri olarak. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum oldular.

    13. Bu şekilde ayetlerimiz, hakikatı gözlerine sokarak onlara vardığı vakit: "Bu apaçık bir büyüdür!" dediler.

    14. Ve vicdanları bunlar (ın doğruluğun) a kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkar ettiler; fakat, bak o bozguncuların akibeti nasıl oldu!

    15. Andolsun ki, Davut'a ve Süleyman'a bir ilim verdik. İkisi de: "Bizi mü'min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah'a hamdolsun." dediler.

    16. Ve Süleyman Davud'un yerine geçip dedi ki: "Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize herşeyden verildi. Şüphesiz ki bu apaçık bir lütufdur."

    17. Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları Süleyman'ın huzurunda toplandı. Bunların hepsi (Onun tarafından) sevk ve idare olunuyorlardı.

    18. Hatta karınca deresi üzerine vardıklarında bir karınca şöyle dedi: "Ey karıncalar! Haydi, yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farketmeyerek sizi kırıp geçirmesin."

    19. O da, onun bu sözünden dolayı gülercesine tebessüm etti ve: "Ey Rabbim, beni nefsime hakim kıl ki, bana ve anama-babama verdiğin nimetlere şükredeyim ve hoşnut olacağın iyi bir iş yapayım ve beni rahmetinle iyi kulların arasına sok!"dedi.

    20. Bir de kuşları denetledi ve: "Bana ne oluyor, Hüdhüd'ü göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?

    21. Onu mutlaka ağır bir cezaya çarptırıldım veya boynunu keserim, ya da bana muhakkak mazeretim gösteren açık, kesin bir gerekçe getirir." dedi.

    22. Derken bekledi, çok geçmeden (Hüdhüd) geldi ve: "Ben senin etraflıca bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim." dedi.

    23. Çünkü ben, orada onlara hükümdarlık eden, kendisine herşey verilmiş, yüce bir tahtı olan bir kadın buldum.

    24. Onu ve halkını, Allah'a değil, güneşe secde ediyorlar gördüm. Şeytan onlara yaptıklarını yaldızlamış ve bu şekilde kendilerini yoldan saptırmış da doğru gidemiyorlar.

    25. Göklerde ve yerde gizli olan herşeyi ortaya aran ve sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleribilen Allah'a secde etmesinler diye.

    26. Allah O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. 0, yüce Arşın sahibidir.

    27. (Süleyman) dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa" yalancılardan mısın, bakacağız.

    28. Şu mektubumu götür onlara bırak; sonra geri çekil de, ne sonuca varacaklarına bak!

    29. Kadın dedi ki: "Ey ileri gelenler bana çok önemli ve saygıdeğer bir mektup bırakıldı.

    30. Süleyman'dan; o Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla (başlamakta)dır.

    31. Şöyle ki: " Bana karşı baş kaldırmayın ve müslümanlar olarak gelin bana!"

    32. (Melike): "Ey ileri gelenler! Bu işimde bana bir fikir verin; sizin haberiniz olmadan ben hiçbir işi kestirip atmış değilim." dedi.

    33. Dediler: "Biz güçlüyüz ve yiğit savaşçılarız; ama karar sana aittir. Ne emredeceğini düşün."

    34. -(Melike) dedi ki: "Doğrusu, hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının şerefli kişilerini zillete uğratırlar; evet böyle yaparlar.

    35. Ben onlara hediye ile bir heyet göndereceğim de bakacağım elçiler ne ile dönecekler?"

    36. Bunun üzerine gönderilen (elçi) Süleyman'a vardığı vakit (SüIeyman): "Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Bakın Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Hayır siz hediyenize güveniyorsunuz.

    37. "(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!"

    38. (Süleyman kendi adamlarına dönerek): "Ey Heyet kendileri teslimiyyet gösterip bana gelmeden önce, o kadının tahtını bana kim getirir?" dedi.

    39. Cinlerden bir ifrit: "Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm, hem de güvenim var." dedi.

    40. Yanında kitaptan bir ilim bulunan zat ise: "Ben onu sana gözünü kırpmadan önce getiririm." dedi. Derken onu yanında duruyor görünce: "Bu, Rabbimin bir lutfudur; beni imtihan için ki, şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceğim. Kim şükrederse ancak kendisi için şükreder, her kim de nankörlük ederse, şüphe yok ki, Rabbim herşeyden müstağnidir, büyük ihsan sahibidir" dedi.

    41. Süleyman) dedi ki: "Tahtını tanınmaz duruma şokun, bakalım tanıyacak mı, tanımazlardan mı olacakı?"

    42. Bunun üzerine (Melike) gelince: "Böyle mi senin tahtın?" denildi. (O da): "Sanki o! Zaten bize daha önce bilgi verildi ve biz müslüman olduk! dedi.

    43. Daha önce Allah'tan başka taptığı şeyler, on (un müslüman olmasın) a engel olmuştu; çünkü inkara bir kavimden idi.

    44. Ona: "Köşke gir!" denildi. Derken (Melike) onu görünce derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman: "O parlak bir köşk, sırçadan!" dedi. Kadın: "Ey Rabbim, gerçekten ben önce nefsime zulmetmişim, şimdi Süleyman'ın maiyyetinde, alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."dedi.

    45. Andolsun ki, Allah'a ibadet edin diye Semud'a da kardeşleri Salih'i göndermiştik; hemen birbirleriyle çekişen iki fırka oldular.

    46. Salih dedi ki: "Ey benim kavmim, iyilikten önce niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah'a istiğfar etseniz, belki rahmetine ulaşırsınız."

    47. Onlar: "Biz, senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık." dediler. O da: "Sizin uğursuzluğunuzun sebebi Allah tarafından biliniyor. Doğrusu siz imtihana çekilen bir kavimsiniz." dedi.

    48. Şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar o yerde bozgunculuk yapıyor, iyilik yapmaya yanaşmıyorlardı.

    49. Allah'a and içerek, birbirlerine şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine yemin edelim: Biz onun öldürülmesi sırasında orada değildik;gerçekten sözümüz sözdür, doğru söylüyoruz, diyelim."

    50. (Onlar) böyle bir tuzak kurdular, Biz de onlar farkına varmadan, tuzak kurmuştuk.

    51. Şimdi bir bak! Tuzaklarının akibeti nasıl oldu? Kendilerini ve kavimlerini toptan helak ediverdik.

    52. İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş bomboş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir toplum için ibret alacak bir ders vardır.

    53. Oysa iman edip sakınanları kurtardık.

    54. Lut'a da peygamberlik verdik. O vakit kavmine şöyle demişti:"Siz, gözünüz göre göre o rezaleti yapacaksınız ha!?

    55. Sahi siz, kadınları bırakıp şehvet için ille de erkeklere mi gideceksiniz? Doğrusu siz ne yaptığını bilmez bir topluluksunuz."

    56. Buna kavminin cevabı sadece: "Çıkarın şu Lut ailesini memleketinizden; çünkü onlar, çok temizlik taslayan kimselerdir." demeleri olmuştu.

    57. Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık; ancak kansının geride kalanlar arasında obnasını takdir etmiştik.

    58. Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Ne kötüdür o uyarılmış olanların yağmuru!

    59. De ki: "Hamdolsun Allah'a ve selam olsun O'nun seçtiği kullarına!' Allah mı daha hayırlı, yoksa onların ortak koştukları mı?

    60. Yoksa gökleri ve yeri yaratıp sizin için gökten bir su indiren mi? Biz, o su ile gözleri ve gönülleri açan bahçeler bitirmekteyiz. Siz onların bir ağacını bile bitiremezdiniz. Allah' la birlikle bir tanrı mı var? Hayır, onlar, sapıklığa giden bir topluluktur.

    61. Yoksa yeryüzünü bir karargah kılıp onun içinde ırmaklar akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah'la birlikte bir tanrı mı var? Hayır, onların çoğu ilim ehli değildir.

    62. Yoksa, darda kalan kendisine dua ettiği zaman, onun duasını kabul edip kötü durumdan kurtaran ve sizleri yeryüzünün yönetcileri kılan mı? Allah'la birlikte bir tanrı mı var? Siz. pek az düşünüyorsunuz!

    63. Yoksa size kara ve denizin karanlıklarında yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgardan müjdeci gönderen mi? Allah'la birlikte bir tanrı mı var? Allah, yüksek, çok yüksektir onların ortak koştuklarından!

    64. Yoksa halkı önce yaratıp sonra yaratmayı tekrarlaycak olan ve size gökten ve yerden rızık veren mi? Allah'la birlikte bir tanrı mı var? De ki: "Hayır getirin delilinizi eğer doğru söylüyorsanız!

    65. De ki: "Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Onlar, ne zaman yeniden diriltileceklerini bilmezler.

    66. Hayır, ahiret hakkında kendilerine ardarda bilgi verilmektedir; fakat onlar bu hususta bir şüphe içindedirler, daha doğrusu onlar ondan kördürler.

    67. Ve o küfredenler dediler ki:"Biz ve atalarımız toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mutlaka yeniden diriltilecek miyiz?

    68. Yemin ederiz ki, bu tehdit bize de bundan önce atalarımıza da yapıldı. Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir."

    69. De ki: "Hele yeryüzünde bir dolaşın da bakın suçluların sonu ne olmuş?

    70. Onlara karşı üzülme ve yaptıkları hileler yüzünden bir darlığa düşme!

    71. Bir de: "Bu vaad ne zaman, eğer doğru söylüyorsanız?" diye soruyorlar.

    72. De ki: "Belki de çabuk gelmesini istediğiniz o azabın bir kısmı ensenize binmiş bulunuyor."

    73. Muhakkak Rabbin, insanlara karşı mutlak bir nimet sahibidir; fakat onların çoğu şükretmezler.

    74. Oysaki, Rabbin onların sineleri ne gizliyor ve ne açıklıyorlarsa hepsini mutlaka biliyor.

    75. Gökte ve yerde açık bir kitapta bulunmayan hiçbir gizli şey yoktur.

    76. Haberiniz olsun ki, bu Kur'an İsrail oğullarına, ihtilaf edip durdukları şeylerin pek çoğunu anlatır.

    77. Gerçekten o doğruyu gösteren kesin bir hidayet ve müminler için sırf bir rahmettir.

    78. Elbette Rabbin, hükmüyle aralarında yargısını infaz buyuracaktır ve O, güçlüdür, herşeyi bilendir

    79. O halde Allah'a güven. Sen, şüphesiz açık bir gerçek üzerindesin.

    80. Şüphesiz sen, ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.

    81. Sen o körleri sapıklıklarından kurtarıp hidayete erdirecek de değilsin. Sen, ancak ayetlerimize inanacaklara işittirirsin de onlar müslüman olur kurtuluş bulurlar.

    82. Söylenen söz başlarına geleceği zaman, onlar için yerden bir dabbe çıkarırız, insanların ayetlerimize kesin bir inanmadıklarını kendilerine söyler.

    83. Ve her milletten ayetlerimizi yalanlayanlardan bir grup yaparak mahşere sevkedeceğimiz gün, artık onlar hep zapt altına alınıp tutuklanırlar.

    84. Nihayet geldikleri zaman, Allah: "Siz, Benim ayetlerimi, onları ilmen kavramadığınız halde yalanladınız mı? Değilse ne yapıyordunuz?" buyurur.

    85. Zulmetmeleri yüzünden aleyhlerinde söz gerçekleşir (söylenen başlarına gelir) ve artık nutukları tutulur (konuşamazlar).

    86. Onlar, içinde istirahat etsinler diye geceyi, göz açmaları için gündüzü yarattığımızı görmediler mi? Kesinlikte bunda iman edecek bir topluluk için birçok ibretler vardır.

    87. Hele Sur üfürüleceği, üfürülüp de Allah'ın dilediği kimselerin dışında bütün göklerdeki kimselerin ve yerdeki kimselerin hepsi ürperdiği ve hepsinin hor ve hakir olarak geldikleri gün ne korkunçtur!

    88. Bir de o dağları görür, onları sabit sanırsın; oysa onlar, bulut geçer gibi geçip gider. Bu, herşeyi sapasağlam yaratmış olan Allah'ın sanatıdır. O, şüphesiz bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

    89. Her kim iyilikle gelirse, o zaman kendisine ondan daha hayırlısı vardır ve onlar o günkü korkudan güven içinde kalırlar.

    90. Her kim de kötülükle gelirse, artık yüzleri ateşte sürtülür. Başka değil, sırf yaptığınız amellerin karşılığı ile karşılanacaksınız.

    91. Ben, yalnızca bu beldenin, onu saygın kılan ve herşey de kendilerinin olan Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Ve yine halis müslümanlardan olmamla emrolundum.

    92. Bir de Kuran okuyayım diye emrolundum. Her kim doğru yolu kabul ederse, yalnızca kendi yararına kabul etmiş olur. Kim de sapa giderse de ki: "Ben, yalnızca tehlikeyi haber verenlerdenim."

    93. ve de ki: "Hamdolsun Allah'a; 0, size ayetlerini gösterecek de onları tanıyacaksınız. Rabbin ne yapacağınızdan gaflette değildir."
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  8. #27
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Kasas Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 88 âyettir. Sûre adını, 25. âyette geçen "el-Kasas" kelimesinden almıştır. Kasas, kıssalar anlamında olup Kur'an'da geçen kıssa ve olaylar için kullanılır. Sûrede başlıca Hz. Mûsâ'nın çocukluğunu, peygamber oluşunu, Musevileri Mısır'dan çıkarmasını ve Firavun ile ordusunun boğulmasını kapsayan süreç anlatılmaktadır. Ayrıca küfre saplanıp maddi servet ve kudrete bel bağlamanın kötü akıbetini vurgulamak üzere Kârûn kıssasına yer verilmektedir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Ta, Sin, Mim.

    2. Bunlar, sana o apaçık kitabın ayetleridir!

    3. Sana Musa ile Firavun kıssasından bir kısmını iman edecek bir topluluğa ibret olsun diye, bütün gerçeği ile okuyacağız.

    4. Çünkü Firavun, o yerde baş kaldırmış ve halkını fırka fırka edip arkasına takmıştı; onlardan bir grubu ezmek istiyor; oğullarını boğazlatıyor, kadınlarını hayata atıyordu. O kesinlikle bozgunculardandı.

    5. Biz de o yerde ezilmekte olanlara lütufta bulunmak, onları öncül rehberler yapmak ve onları varisler kılmak istiyorduk.

    6. Ve onlara arzda (yeryüzünde) hakimiyet verip Firavun, Haman ve ordularına korktukları şeyi, onların vasıtasıyla gösterelim.

    7. 0 sırada Musa'nın annesine: "Onu emzir; ona zarar gelmesinden bir korku hissettiğinde, kendisini denize bırakıver ve artık korkup üzülme! Biz, muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini peygamberlerden biri yapacağız." diye vahyettik.

    8. Bunun üzerine Firavun hanedanı onu yitik olarak aldılar, çünkü o, ileride kendilerine bir düşman, bir tasa olacaktı. Doğrusu Firavun da Haman da askerleri de hep canilerdi.

    9. Firavun'un karısı: "Bana da sana da bir göz bebeği, bunu öldürmeyin, belki bize yarar, ya da evlat ediniriz." dedi ve onlar farkında değillerdi.

    10. Musa'nın annesinin yüreği ise bomboş sabah etti. Şayet inananlardan olması için kalbine kuvvet vermeseydik, az daha onu açığa vuracaktı.

    11. Musa'nın ablasına "Onun izini takip et." demişti annesi. 0 da onlar farkına varmadan uzaktan gözetledi.

    12. önceden ona emzikçileri (süt anneleri) yasaklamıştık. Ablası varıp: "Sizin hesabınıza bunun bakımını üstlenecek ve ona iyi davranacak bir aile buluvereyim mi?"dedi.

    13. Böylece Biz, Musa'yı annesine geri verdik ki, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın va'dinin kesinlikle gerçek olduğunu bilsin diye; fakat çoklan bilmezler.

    14. Musa kıvamına erip dengini bulduğunda ona bir hakimiyet ve bir kim verdik. İşte Biz ile davrananları böyle mükafatlandırırız.

    15. Bir de, halkının habersiz bulunduğu bir sırada şehre girdi, orada dövüşmekte olan iki adam buldu. Biri kendi taraftarlarından. biri düşmanlarındandı. Kendi taraftarlarından olan düşmanlarından olana karşı kendisinden yardım istedi. Musa da ona bir yumruk indirdi ve işini bitiriverdi. Bunun üzerine: "Bu, şeytanın işindendir. O, gerçekten şaşırtıcı belli bir düşmandır." dedi.

    16. "Ey Rabbim, doğrusu ben kendime yazık ettim, artık bağışlamanla benim suçumu ört!" dedi. 0 da onu bağışladı. Gerçekten O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

    17. "Ey Rabbim, bana lütufta bulunduğun şeyler hakkı için, artık suçlulara asla destek vermeyeceğim dedi.

    18. Derken şehirde korku içinde çevreyi gözetleyerek sabahladı ve birden dön kendisinden yardım isleyenin yine feryad ettiğini gördü ve Musa ona: "Besbelli sen bir yaramazsın!" dedi.

    19. Her ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince o: "Ey Musa. dün bir adamı öldürdüğün gibi beni de öldürmek mi istiyorsun? Sen yalnızca yeryüzünde bir zorba mı olmak istiyorsun, ara buluculardan olmak istemiyor musun?" dedi.

    20. Şehrin öte başından bir adam koşarak geldi ve: "Ey Musa, haberin olsun, ileri gelenler seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar; hemen çık git, ben senin iyiliğini isteyenlerdenim." dedi.

    21. Hemen korku içinde çevreyi gözetleyerek şehirden çıktı ve: "Ey Rabbim, kurtar beni bu zalim kavimden!" dedi.

    22. Musa, Medyen tarafına yöneldiğinde: "Umarım Rabbim beni düz yola çıkarır." dedi.

    23. Medyen suyuna vardığında, suyun üstünde hayvanlarını sulayan bir küme insan buldu. Bunların ötesinde de hayvanlarını alıkoyan iki kadın gördü. Onlara: "Derdiniz nedir?" diye sordu. Onlar: "Biz, çobanlar çekip gitmedikçe sulamayız ve babamız da büyük bir pirdir." dediler.

    24. Bunun üzerine ikisine hayvanlarını suladı, sonra gölgeye çekildi ve: "Ey Rabbim, ben gerçekten bana indirdiğin hayırdan dolayı bir fakirim!" dedi.

    25. Derken o iki kadından biri utana utana yürüyerek ona gelip: "Babam, bize su çekivermenin ücretini ödemek için seni çağırıyor." dedi. Bunun üzerine varıp ona başından geçeni anlatınca o: "Korkma, kurtuldun o zalim topluluktan!" dedi.

    26. O iki kadından biri: "Babacığım, onu ücretle tut. Çünkü tuttuğun ücretlilerin en hayırlısı o güçlü güvenilir adamı!" dedi.

    27. O: "Haberin olsun ben, bana sekiz yıl çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. On yıla tamamlarsan o da kendinden. Ben, sana zorluk göstermek istemiyorum; inşallah beni iyi kimselerden bulacaksın." dedi.

    28. Musa: "O, benimle senin arandadır. Bu iki süreden hangisini ödersem (doldurursam), bana karşı bir düşmanlık yok demektir ve sözleşmemize Allah kefildir!" dedi.

    29. Musa belirlenen süreyi doldurup ailesiyle yola çıktığı zaman, Tur tarafından bir ateş hissetti. Ailesine:"Durun, ben bir ateş hissettim, umarım size ondan bir haber veya o ateşe bir eksi (kor) getiririm de belki bir ocak yakıp ısınırsınız." dedi.

    30. Ateşin yanına gelince o mübarek bölgedeki vadinin sağ kıyısında bulunan ağaçtan şöyle seslenildi ona: "Ey Musa, haberin olsun Benim, Ben, Allah, alemlerin Rabbi!

    31. Bırak asanı!" Musa, onun bir çevik yılan misali hareket ettiğini görünce öyle bir dönüp kaçtı ki, arkasına bile bakmadı. "Ey Musa, yüzünü dön ve korkma; çünkü sen güvenlik içinde olanlardansın!

    32. Elini koynuna sok, çıksın bembeyaz, kusursuz olarak. Korkudan (açılan) kollarını kendine kavuştur! İşte bu ikisi, Rabbinden Firavun'a ve ileri gelen adamlarına karşı sana iki kesin delil! Çünkü onlar, yoldan çıkan bir topluluk oldular"

    33. Musa: "Ey Rabbim, ben onlardan bir adam öldürdüm, korkarım beni hemen öldürürler.

    34. Kardeşim Harun ise lisanca benden daha açık konuşur; beni tasdik eden bir yardımcı olarak maiyetimde ona da peygamberlik ver;doğrusu ben, beni yalanlamalarından korkuyorum!" dedi.

    35. Allah buyurdu ki: "Pazını kardeşinle güçlendireceğiz ve sizin için bir saltanat kuracağız da size ulaşamayacaklar. Ayetlerimiz hakkı için, siz ve size uyanlar üstün geleceksiniz!"

    36. Musa bunun üzerine açık açık ayetlerimizle onlara varınca: "Bu uydurma bir büyüden başka birşey değildir; biz bunu önceki atalarımızdan da işitmedik." dediler.

    37. Musa da: "Rabbim kimin tarafından hidayetle geldiğini ve bu dünya yurdunun sonunda iyi neticenin kimin olacağını daha iyi bilir. Doğrusu, zalimler kurtuluşa eremezler."dedi.

    38. Firavun ise şöyle dedi: "Ben, sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum. Ey Haman, haydi benim için çamur üzerine bir ocak yak da bana bir kule yap; belki Musa'nın tanrısına çıkarım; ama ben kesinlikle onun yalan söyleyenlerden olduğunu sanıyorum."

    39. O ve askerleri, yeryüzünde haksızlıkla kibirlenmek istediler ve Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

    40. Biz de onu ve ordularını tuttuk denize fırlatıverdik. Bak şimdi o zalimlerin sonu nasıl oldu?

    41. Biz, onları ateşe davet eden baş kumandanlar yaptık. Kıyamet gününde de yardım görmezler.

    42. Hem bu dünyada onlara arkalarından bir lanet yağdırmaktayız, hem de Kıyamet gününde pek nefret edilenlerden olacaklardır.

    43. Andolsun ki, Biz Musa'ya o kitabı, ilk nesilleri helak ettikten sonra, insanların vicdanlarını aydınlatacak görüşler ve bir hidayet ve rahmet olmak üzere verdik; belki düşünür, ibret alırlar.

    44. Musa'ya o emri vahyettiğimiz sırada sen batı yönünde bulunmuyordun, olayı görenlerden de değildin.

    45. Fakat Biz, birçok nesiller yarattık, ömürleri de uzun oldu. Sen Medyen halkı arasında ikamet ederek ayetlerimizi onlardan okuyup öğrenmedin; fakat peygamberlik verip gönderen Biz olduk.

    46. Yine Biz seslendiğimiz zaman da sen Tur'un yanında değildin; fakat senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir topluluğu uyarasın diye Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin; ola ki, düşünüp ibret alırlar.

    47. Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına birer felaket geldiğinde: "Ey Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uyup müminlerden olsaydık." demesinler diye.

    48. Fakat şimdi onlara katımızdan gerçek (Kur'an) geldiği zaman: "Musa'ya verilen (mucize) gibisi verilseydi ya!" dediler. Oysa bundan önce Musa'ya verileni de inkar etmediler mi? Onlar: "Birbirini destekleyen iki büyü" dediler ve: "Biz, hiçbirine inanmayız!" dediler.

    49. De ki: "O halde eğer doğru söylüyorsanız, Allah katından bu ikisinden daha doğru bir kitap getirin ben de ona uyayım!"

    50. Eğer yine çağrına uymazlarsa, artık bil ki, onlar sadece kendi heveslerinin peşinde gidiyorlar. Allah tarafından bir doğru delil olmaksızın sırf kendi hevesleri peşinde giden kimselerden daha şaşkın kim olabilir? Muhakkak ki Allah zalimler topluluğunu başarıya erdirmez.

    51. Andolsun ki, iyi düşünsünler diye, onlar hakkında sözü uladık da uladık.

    52. Bundan (Kur'an' dan) önce kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar.

    53. O kendilerine okununca hemen: "Biz buna iman ettik; bu şüphesiz Rabbimizden gelen bir gerçektir. Doğrusu biz önceden müslümandık." derler.

    54. İşte bunlar sabretmiş olmalarına karşılık mükafatları iki kat verileceklerdir. Bunlar, kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan da hayır için harcarlar.

    55. Onlar, boş söz işittiklerinde ondan yüz çevirirler ve: "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size; selam size! Allah'a ısmarladık! Biz, cahillik edenleri aramayız." derler.

    56. Doğrusu sen, sevdiğini doğru yola iletemezsin; fakat Allah dilediğini doğru yola iletir ve doğru yola erecekleri o daha iyi bilir.

    57. Bir de: "Haklısın, ama biz doğru yolu tutup seninle birlikte olursak yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız." dediler. Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün taşınıp getirdiği güvenli mukaddes bir yeri mekan kılmadık mı? Fakat çoğu bilmezler.

    58. Bununla birlikte Biz, refahtan şımarmış nice memleketleri helak ettik. İşte arkalarından pek az oturulabilmiş olan yerleri! Onlara Biz varis olduk.

    59. Bir de Rabbin memleketleri, kendlerine ayetlerimizi okuyan bir peygamberi ana noktalarına göndermedikçe helak edici değildir. Biz, o memleketleri yalnızca halkı zulüm ederken helak etmişizdir.

    60. Size verilen şeyler, yalnızca dünya hayatının geçici malı ve süsüdür. Allah yanındaki ise hem daha hayırlı, hem kalıcıdır; artık düşünmeyecek misiniz?

    61. Kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz ve ona erişecek kimse, kendisine dünya hayatının geçici zevkini yaşatıp da sonra kıyamet gününde huzuruna celb edilecekler arasında olacak kimse gibi olur mu?

    62. Hele onlara haykırıp da: "Nerede o iddia ettiğiniz ortaklarım?" diyeceği gün,

    63. Aleyhlerinde hüküm verilmiş olanlar: "Ey Rabbimiz, işte azdırdığımız kimseler! Biz onları kendi azdığımız gibi azdırdık. Sana masum olduğumuzu arzettik;onlar bize tapmıyorlardı.

    64. Bir de onlara: "Haydi, yalvarın o ortak koştuklarınıza!" denir. Yalvaracaklar, fakat onlar, kendilerine cevap vermeyecekler ve azabı göreceklerdir. vaktiyle doğru yolu görselerdi ya!

    65. Hele onlara haykırıp da: "Gönderilen peygamberlere ne cevap verdiniz?" diyeceği gün;

    66. Artık onlara o gün bütün haberler kör (kapkaranlık) olmuştur. O vakit onlar birbirlerine de soruşamazlar.

    67. Ancak tevbe edip iman ederek iyi işlerde bulunan kimse işte o, kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.

    68. Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Seçim hakkı onların değildir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir!

    69. Sineleri ne saklıyor ve ne açığa vuruyorlar, Rabbin bilir.

    70. Allah O, O'ndan başka tanrı yoktur. Önünde sonunda hamd O'nadır, hüküm O'nundur. Nihayet döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

    71. De ki: "Söyleyin bakayım, eğer Allah, geceyi üzerinizde kıyamet gününe kadar sürekli kılarsa, size bir ışık sağlayacak Allah'tan başka tanrı kim? Hala dinlemeyecek misiniz?"

    72. De ki: "Haber verin bakayım, eğer Allah gündüzü üzerinizde kıyamet gününe kadar sürekli kılarsa, size içinde dinleneceğiniz bir gece getirecek Allahtan başka tanrı kim?! Hala görmeyecek misiniz?"

    73. Rahmetinden geceyi ve gündüzü sizin için yaptı ki, hem içinde dinlenesiniz hem de çalışıp lütfundan isteyesiniz de şükredesiniz.

    74. Ve hele onlara haykırıp da "Nerede o iddia ettiğiniz ortaklarım?" diyeceği gün!

    75. Bir de her ümmetten bir şahit çıkarıp da: "Haydi, kesin delilinizi getirin!" dediğimizde artık gerçeğin Allah'ın olduğunu bilmiş olacaklar ve o uydurdukları şeyler kendilerinden kaybolup gitmiş olacaktır.

    76. Doğrusu Karun, Musa'nın kavmindendi ve onlara karşı azıtmıştı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları gerçekten güçlü kuvvetli bir bölüğe ağır geliyordu. O zaman. kavmi ona şöyle demişti: "Güvenme (böbürlenme), çünkü Allah, güvenenleri (böbürlenenleri) sevmez.

    77. Allah'ın sana bu vergisi içinde ahiret evini ara ve dünyadan nasibini de unutma; Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de iyilik et ve yeryüzünde bozgunculuk arama; çünkü Allah, bozguncuları sevmez!"

    78. O: "Ben, ona yalnızca bendeki bir ilim sayesinde nail oldum." dedi. Allah'ın ondan önce o nesiller içinden ondan kuvvetçe daha çetin ve taraftarları daha çok nice kimseleri helak etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlular, günahlarından sorgulanmaz.

    79. Derken, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: "Ah ne olurdu, şu Karun'a verilen gibisi bizim de olsa; o gerçekten büyük bir bahtiyar (varlık sahibi)!" dediler.

    80. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise: "Yazıklar olsun size! Allah'ın sevabı, iman edip iyi işler yapanlar için daha hayırlıdır. Ona ise sadece sabredenler kavuşturulur." dediler.

    81. Derken Biz onu, hem de sarayı ile birlikte yerin dibine geçirdik. O zaman Allah'a karşı yardımına gelecek taraftarları da olmadı kendisini kurtaracaklardan da değildi.

    82. Dün onun yerinde olmayı temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: "Vay be, demek ki, Allah, nimetini kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor. Eğer Allah bize lutufta bulunmasaydı, bizi de batırmıştı. Ay, demek ki, gerçekten kafirler felah bulmayacaklar!"

    83. O ahiret evini (son yurdu) onu, yeryüzünde ne böbürlenme ve ne de bozgunculuk yapmak isteyenlere veririz. Ve o mutlu son takva sahiplerinindir.

    84. Her kim bir iyilikle gelirse, o vakit ona ondan daha hayırlısı var; kim bir kötüIükle gelirse, kötülük yapanlar, sadece yaptıklarıyla cezalanırlar.

    85. Herhalde o Kur'an'ı sana farz kılan, seni mutlaka bir döndürülecek yere kadar geri getirecektir. De ki: "Rabbim kimin hidayetle geldiğini ve kimin açık bir sapıklıkta bulunduğunu daha iyi bilir."

    86. Sen, sana kitap indirileceğini ümit etmiyordun; fakat Rabbinden bir rahmettir o. O halde sakın kafirlere arka çıkma!

    87. Ve sakın sana indirildikten sonra, Allah'ın ayetlerinden seni çevirmesinler; hemen Rabbine davet et ve sakın ortak koşanlardan olma!

    88. Allah'la birlikte diğer bir tanrıya daha çağırma; O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zatından başka herşey helak olacaktır. Hüküm O'nundur ve nihayet döndürüIüp O'na götürüleceksiniz.
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  9. #28
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Ankebut Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen "el-Ankebût" kelimesinden almıştır. Ankebût, örümcek demektir. Sûrede başlıca, Allah'ın birliği, peygamberlik, öldükten sonra dirilme gibi temel inanç konuları ile, Nûh, İbrahim, Lût ve Şu'ayb gibi peygamberlerin ibret dolu kıssaları konu edilmektedir. Yine Âd ve Semûd gibi kavimlerle Kârûn ve Hâmân gibi tarihin azgın liderlerinin başlarına gelenlere dikkat çekilmektedir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Elif, Lam, Mim

    2. İnsanlar: "İnandık! demeleriyle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?

    3. Andolsun ki, Biz onlardan öncekileri ne fitnelerle imtihan ettik. Yine Allah, elbette doğruluk gösterenleri bilecek ve elbette yalancıları da bilecektir.

    4. Yoksa kötülük yapanlar, bizden savuşup kurtulacaklarını mı sandılar? Ne fena hüküm veriyorlar!

    5. Her kim Allah'a kavuşmayı arzu ederse, elbette Allah'ın belirlediği ecel muhakkak gelecektir ve O, işitir, bilir.

    6. Cihad eden yalnızca kendi hesabına cihad eder;çünkü Allah, bütün alemlerden müstağnidir.

    7. Bununla birlikte iman edip iyi iyi işler yapanların kötülüklerini örter ve onlara elbette yaptıkları işlere karşılık daha güzelini veririz.

    8. Biz insana anne-babası hakkında iyilik tavsiye ettik. Eğer onlar, senin hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için uğraşırlarsa onları, dinleme! Dönüşünüz banadır ve Ben o zaman size yaptıklarınızı haber veririm.

    9. İman edip iyi iyi işler yapanları ise elbette iyiler arasına katacağız.

    10. İnsanlar arasında kimi de vardır ki, "Allah'a iman ettik." der sonra da Allah uğrunda bir eziyete uğradığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar. Andolsun ki, Rabbinden bir yardım gelirse, "Kesinlikle Biz sizinle beraberdik." diyeceklerinde şüphe yoktur. Acaba Allah, bütün insanların sinelerindekini en jyi bilen değil midir?

    11. Ve kesinlikle Allah, iman etmiş olanları herhalde bilecektir; münafıkları da bilecek elbette.

    12. Bir de küfredenler o iman etmiş olanlara: "Bizim yolumuza uyun, biz de sizin günahlarınızı yüklenelim!" dediler. Oysa onlar, onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir ve onlar kesinlikle yalancıdırlar.

    13. Gerçek şu ki, onlar mutlaka kendi ağırlıklarını ve o ağırlıklarıyla birlikte daha birçok ağırlıkları yüklenecekler, kesinlikle ettikleri iftiradan kıyamet gününde sorguya çekileceklerdir.

    14. Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik de içlerinde elli eksik bin (Dokuz yüz elli) yıl kaldı, derken zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakalayıverdi.

    15. Sonunda onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve o gemiyi alemlere bir ibret kıldık.

    16. İbrahim'i de (gönderdik). Hani o kavmine demişti ki: "Hep Allah'a ibadet edin ve O'ndan korkun; bu sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.

    17. Siz Allah'ı bırakıp da sadece bir takım putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Haberiniz olsun ki, o sizin Allah'tan başka taptıklarınız size bir rızık verme gücüne sahip olamazlar; onun için rızkı Allah katında arayın ve O'na kulluk edip O'na şükredin! Hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz!"

    18. Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. Peygamberin görevi ise açık bir tebliğden ibarettir.

    19. Allah'ın yaratma işini başlangıçta nasıl yapıyor olduğunu, sonra da onu tekrar yapacağını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.

    20. De ki: "Yeryüzünde bir gezinin de bakın O'nun yaratma işini başlangıçta nasıl yaptığına;sonra da Allah, neş'e-i uhrayı (son yapışı) inşa edecektir. "Şüphesiz Allah, herşeye gücü yetendir.

    21. Dilediğine azap eder, dilediğine de rahmet eder. Hep O'na döndürüleceksiniz!

    22. Siz, ne yeryüzünde, ne de gökte (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz ve size Allah'tan başka ne bir dost var, ne de bir yardımcı!

    23. Allah'ın ayetlerine ve O'na kavuşmaya inanmayanlar ise, hep onlar Benim rahmetimden ümidini kesmiş olanlardır ve onlara acı bir azap vardır.

    24. Onun için kavminin ona cevabı sadece şu oldu: "Öldürün onu veya yakın!" dediler. Allah da onu o ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanacak bir topluluk için ibretler vardır.

    25. İbrahim: "Siz, sadece dünya hayatında aranızda sevişmek için Allah'ı bırakıp bir takım putlara tutulmuşsunuz. Fakat kıyamet gününde birbirinize küfredecek ve birbirinizi lanetleyeceksiniz; varacağınız yer ateştir ve sizin için yardımcılardan eser de yoktur.

    26. Bunun üzerine ona bir tek Lut iman etti. İbrahim de: "Ben Rabbime hicret edeceğim, şüphesiz ki O, güçlüdür, hikmet sahibidir." dedi.

    27. Biz ona İshak ile Yakub'u da ihsan ettik, peygamberliği ve kitabı onun zürriyetinde kıldık, kendisine dünyada mükafatını verdik. Şüphesiz o, ahirette de iyilerdendir.

    28. Lut'u da (gönderdik). Hani o kavmine: "Siz gerçekten o çirkin işi yapıyorsunuz ha! Sizden önce hiçbir millet bu haltı etmedi!

    29. Siz, gerçekten erkeklere gidecek, yolu kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapıp duracak mısınız?" dediği zaman, kavminin cevabı ancak şöyle demeleri oldu: "Haydi, getir bize Allah' ın azabını, eğer doğru söyleyenlerden isen!"

    30. Lut: "Ey Rabbim, ortalığı fesada veren bu topluluğa karşı bana yardım et!" dedi.

    31. Elçilerimiz İbrahim'e müjde ile vardıklarında: "Haberin olsun, biz bu memleketin halkını helak edeceğiz;çünkü onun halkı hep zalim oldular."dediler.

    32. İbrahim: "Orada Lut var ama!" dedi. Onlar: "Biz, orada kimin bulunduğunu pekala biliriz. Muhakkak onu ve ailesini kurtaracağız; ancak karısı ötekilerden oldu." dediler.

    33. Elçilerimiz Lut'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı ve haklarında eli kolu daraldı (bağlandı). Onlar da: "Korkma ve kederlenme; seni ve aileni kurtaracağız; ancak karın ötekilerden oldu.

    34. Haberin olsun, biz bu memleket halkının yapmakta oldukları çirkince günahları yüzünden üzerlerine gökten korkunç bir azap indireceğiz."dediler.

    35. Andolsun ki, Biz aklını kullanacak bir topluluk için oradan bir ibret tablosu bıraktık.

    36. Medyen'e de kardeşleri Şu'ayb'ı (gönderdik);vardı dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin de son güne ümit besleyin; bozgunculukla yeryüzünü berbat etmeyin!"

    37. Buna karşı onu yalanladılar. Derken, onları o sarsıntı tutuverdi de yurtlarında dizleri üstü çöke kaldılar.

    38. Ad ve Semud'a da (peygamberler gönderdik) ki, size bunlar, meskenlerinden belli olmaktadır. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve kendilerini yoldan çevirmişti; halbuki, gözleri açık adamlardılar.

    39. Karun'a Firavun'a ve Haman'a da (gönderdik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık delillerle geldi de onlar; o yerde kibirlenip kafa tuttular. Oysa, (azabın) önüne geçecek değillerdi.

    40. Özetle herbirini günahı ile yakaladık; kiminin başına bir taş yağdıran gönderdik, kimini korkunç bir ses alıverdi, kimini yerin dibine geçirdik kimini de boğduk. Allah onlara haksızlık etmiyordu. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

    41. Allah'tan başka dostlara tutunanların durumu, kendisine bir yuva yapan örümcek örneği gibidir. Halbuki, evlerin en çürüğü de örümcek evidir, eğer bilselerdi.

    42. Allah,kesinlikle onların, kendisini bırakıp da hangi şeylere yalvardıklarını biliyor. Oysa güçlü O'dur, hikmet sahibi O.

    43. İşte bu misaller var ya, Biz onları insanlar için getiriyoruz; fakat onlara ilim sahiplerinden başkasının aklı ermez.

    44. Allah, o gökleri ve yeri (o yüksekleri ve aşağıyı) hak ile yaratmıştır. Kesinlikle bunda inananlar için bir ibret vardır.

    45. Sana vahyedilen Kitabı güzel güzel oku ve namazı kıl! Muhakkak sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan alıkoyar. Muhakkak Allah'ı anmak en büyük iştir ve Allah, her ne işlerseniz bilir.

    46. Kitap ehli ile zulmedenleri bir yana ancak en iyi bir şekilde mücadele edin ve deyin ki: "Biz, hem bize indirilene iman ettik, hem size indirilene ve bizim ilahımız ile sizin ilahınız birdir. Ancak biz yalnız O'na teslim olmuşuzdur."

    47. İşte sana (öncekileri tasdik eden) böyle bir kitap indirdik. O'nun için kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ederler. Şunlardan da ona iman edenler vardır. Bizim ayetlerimizi ancak kafirler inkar eder.

    48. Sen bundan önce kitap okur değildin, hala da elinle yazı yazmazsın; öyle olsaydı batıla uyanlar şüphelenebilirlerdi.

    49. Fakat o (Kur'an) kendilerine ilim verilmiş kimselerin sinelerinde parıldayan parlak ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkar eder.

    50. Nitekim "Ona Rabbinden mucizeler indirilse ya!" dediler. De ki: "O mucizeler hep Allah'ın katındadır.Ben ise sadece açık bir uyancıyım."

    51. Karşılarında okunup duran Kitab'ı sana indirmemiz yetmedi mi onlara? Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve ilahi bir ihtar vardır.

    52. De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler, işte zarara düşenler hep onlardır.

    53. Bir de senden acele azap istiyorlar; eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, o azap onlara muhakkak gelmişti; ve elbette o kendilerine gelecek, şuurları olmayarak (bilincine varmadan) ansızın gelecek!

    54. Senden acele azap istiyorlar, oysa cehennem kafirleri kuşatıp duruyor.

    55. O gün ki, azap onları hem üstlerinden, hem ayakları altından saracak da: "Tadın bakalım neler yapıyordunuz." buyuracak.

    56. Ey Benim iman eden kullarım! Haberiniz olsun ki, Benim arzım geniştir, o halde Bana ibadet edin o halde Bana!

    57. Her can ölümü tadacaktır. Sonra döndürülüp Bize getirileceksiniz.

    58. İman edip iyi iyi işler yapmış olanları elbette onları cennetin altlarından ırmaklar akan köşklerine yerleştireceğiz, o halde orada ebedi kalacaklardır. Ne güzeldir mükafatı o iş görenlerin

    59. Ki, sabretmişlerdir ve yalnız Rablerine dayanırlar.

    60. Nice hayvanlar var ki, rızkım (yanında) taşıyamaz; Allah onlara da rızık veriyor, size de! O herşeyi işitendir, bilendir.

    61. Andolsun ki, onlara: "Gökleri ve yeri yaratıp, güneş ve ayı emri altında tutan kimdir?" diye sorsan elbette şüphesiz "Allah" derler. O halde nasıl haktan çevriliyorlar?

    62. Allah kullarından dilediğine rızkı serer de ona kısar da. Şüphesiz Allah herşeyi bilendir.

    63. Andolsun ki yine onlara: "Gökten azar azar su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzüne hayat veren kimdir?" diye sorsan elbette şüphesiz "Allah" diyecekler. De ki: "Hamd Allah'a mahsustur." Fakat onların çoğu aklı ermezlerdir.

    64. Bu dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan ibarettir. Gerçekten son yurt, işte öz hayat odur. Keşke bilselerdi.

    65. Baksana gemiye bindiklerinde dini Allah'a has kılarak O'na ihlasla dua ederler. Derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal (Allah'a) ortak koşmaya koyulurlar;

    66. Kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye! Fakat ileride bilirler.

    67. Bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsi bir yer yaptığımızı görmediler mi? Oysa çevresindeki insanlar çarpılıp kapılıyor, artık batıla inanıyorlar da Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

    68. Allah'a karşı yalan uyduran yahut gerçek kendisine gelince yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Kafirlerin yeri sadece cehennem değil midir?

    69. Bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette Biz onlara (Bize ulaştıran) yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her zaman iyi davrananlarla beraberdir.
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  10. #29
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Rum Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 60 âyettir. Sûre adını, ikinci âyette geçen "er-Rûm" kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca kıyametin hallerinden, Allah'ın kudretine ve birliğine delalet eden kevnî meseleler ile Kureyş kabilesinin İslâm'a karşı olumsuz tutumu konu edilmiştir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Elif, Lam, Mim.

    2. Rumlar yenildi,

    3. yeryüzünün yakınında; ama onlar bu yenilgilerinin arkasından muhakkak üstün geleceklerdir,

    4. yeryüzünün yakınında; ama onlar bu yenilgilerinin arkasından muhakkak üstün geleceklerdir,

    5. O kimi dilerse muzaffer kılar ve güçlü O'dur, merhametli O'dur.

    6. Bu Allah'ın va'didir. Allah sözünden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler.

    7. Onlar, bu dünya hayatının dış yüzünü bilirler; ahiretten ise hep gafildirler.

    8. Vicdanlarında bir düşünmediler mi? Allah gökleri ve yeri ve ikisi arasındaki şeyleri gerçeğe uygun ve belirli bir süre için yaratmıştır. Bununla beraber insanlardan bir çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ederler.

    9. Yeryüzünde gezip bir bakmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur. Onlar kendilerinden daha güçlü idiler, yeni aktarmışlar ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık deliller ile gelmişlerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

    10. Sonra o fenalık yapanların sonu en fenası oldu. Çünkü Allah'ın ayetlerini yalanladılar ve onlarla eğleniyorlardı.

    11. Allah yaratmayı ilkin yapar, sonra da çevirir onu yeniden yapar; sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

    12. O kıyamet çattığı gün, suçlular bütün ümitlerini kaybederler.

    13. Ortak koştuklarından kendilerine şefaat edenler de bulunmaz. Ortaklarını da inkar etmişlerdir.

    14. O kıyamet çattığı gün (insanlar birbirinden) ayrılırlar.

    15. İman edip iyi işler yapmış olanlara gelince o zaman bir bahçede neşelenir.

    16. Ayetlerimize ve ahiret buluşmasına yalan deyip de küfredenlere gelince, işte bunlar o zaman azap içinde huzura celbedilirler.

    17. O halde akşama girdiğiniz zaman da sabaha girdiğiniz zaman da Allah'ı tesbih edin.

    18. Göklerde ve yerde, ikindileyin ve öğleye erdiğiniz zaman da hamd O'na mahsustur.

    19. O ölüden diri çıkarır diriden de ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.

    20. Yine O'nun sizi topraktan yaratması (yüce kudretine delalet eden) ayetlerindendir ki, sonra da siz şimdi bir beşersiniz, yayılıp duruyorsunuz.

    21. Yine sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve bir esirgeme yapması da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için ibretler vardır.

    22. Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve benizlerinizin farklı oluşu da O'nun ayetlerindendir. Şüphe yok ki, bunda ilim sahipleri için ayetler vardır.

    23. Yine gecede, gündüzde uyumanız ve lütfundan nasip aramanız da (O'nun) ayetlerindendir. Şüphe yok ki, bunda işiten bir toplum için ayetler vardır.

    24. Yine size hem korku ve hem de ümit için şimşeği göstermesi ve gökten bir su indirip de onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat vermesi, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda aklını çalıştıran bir toplum için ayetler vardır.

    25. Yine göğün ve yerin O'nun emriyle durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir çağırış çağırdığı zaman siz hemen yerden çıkarsınız.

    26. Göklerde ve yerde kim varsa hepsi Onundur. Hepsi O'na divan durmaktadır.

    27. Hem kainatı ilkin yaratan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref O'nundur. Çok güçlü olan O'dur, hikmet sahibi olan O'dur.

    28. (Allah) size kendinizden bir misal verdi: Hiç size kısmet ettiğimiz şeyde elleriniz altındaki kölelerinizden ortaklarınız bulunur da onlarla siz eşit olur, aranızda birbirinizi saydığınız gibi, onları da sayar mısınız? İşte düşünecek bir toplum için ayetleri böyle ayırdediyoruz.

    29. Fakat zulmedenler bilgisizce heveslerine uydular. Artık Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onlara yardımcılardan eser de yoktur!

    30. O halde yüzünü bir hanif olarak dine tut, Allah' ın insanları kendisi üzerine yarattığı fıtratına. Allah'ın yaratışında değişme yoktur, dosdoğru sabit din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler.

    31. Başkasından geçerek hep O'na gönül verin. O'na (sığınıp) korunun. Namaza devam edin de. Müşriklerden olmayın;

    32. Onlardan (olmayın) ki, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her grup kendilerindekine güvenmektedir.

    33. Bununla beraber insanlara bir keder dokunduğu zaman herşeyden geçerek Rablerine yalvarır, dua ederler; sonra tarafından bir rahmet tattırıverdiği zaman da bakarsın onlardan bir kısmı tutar, o Rablerine ortak koşarlar,

    34. kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etsinler diye. Haydi, zevkinizi sürün bakalım, yarın bileceksiniz!

    35. Yoksa Biz onlara bir buyruk indirmişiz de ona ortak koşmalarını o mu söylüyor?

    36. Bir de Biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar; ellerinin yaptığı birşey sebebiyle başlarına bir kötülük gelince de (hemen) her ümidi kesiveriyorlar.

    37. Allah'ın dilediğine rızkı hem serip hem sıktığını görmediler mi! Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için ayetler vardır.

    38. O halde yakınlığı olana da hakkını ver, yoksula da yolcuya da... Allah'ın yüzünü isteyenler için o daha hayırlıdır; kurtuluşa erenler de işte onlardır.

    39. İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz faiz, Allah katında artmaz; Allah'ın yüzünü dileyerek verdiğiniz zekat ise, katlayanlar (kat kat artıranlar) işte onlardır.

    40. Allah O'dur ki sizi yarattı, sonra da size rızık verdi; sonra sizi öldürür; sonra sizi diriltir. Hiç sizin ortak koştuklarınızdan, bunlardan birini yapacak var mı? Çok münezzeh ve çok yücedir O, onların koştukları ortaklardan.

    41. İnsanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat meydana geldi (ki Allah) yaptıklarının bazısını kendilerine tattırsın ki vazgeçsinler.

    42. De ki: "Yeryüzünde bir gezin de bakın, bundan öncekilerin akibeti nasıl olmuş? Onların çoğu (Allah'a) ortak koşarlardı."

    43. (Böyle) söyle de yüzünü Allah'tan geri çevirilmesine hiçbir çare olmayan bir gün gelmeden önce o doğru ve değişmez dine tut; o gün (gelince insanlar birbirlerinden) ayrılırlar.

    44. Her kim inkar ederse, inkarı kendi aleyhinedir; kim de iyi amel işlerse sadece kendileri için döşemiş olurlar.

    45. Çünkü iman edip de iyi iyi işler yapanlara lütfundan mükafat verecektir. Çünkü O, kafirleri sevmez.

    46. Rahmetinden size tattırmak, emriyle gemiler aksın, lütfundan arayıp kazanmanız için ve belki, şükredersiniz diye, rüzgarları müjdeleyiciler olarak göndermesi de O'nun ayetlerindendir.

    47. Andolsun ki, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de onlara apaçık delillerle vardılar. Onun üzerine suç işleyenlerden intikam aldık. Mü'minlere yardım ise üzerimizde bir hak oldu.

    48. Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de bir bulut savururlar. Derken onu gök yüzünde nasıl dilerse öyle serer, parça parça da eder. Derken aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Derken onu kullarından kemlere diliyorsa döküverdi mi derhal yüzleri gülüverir,

    49. her ne kadar yağmur kendilerine indirilmeden önce ümitsizlik içinde idiyseler de.

    50. Şimdi bak Allah'ın rahmetinin eserlerine! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphe yok ki, O mutlaka ölüleri diriltir. Daha da her şeye gücü yetendir O!

    51. Andolsun ki, bir rüzgar göndersek de onun bitkilerinin sararmış olduğunu görseler, mutlaka onun arkasından nankörlüğe başlarlar.

    52. Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.

    53. Körleri de sapıklıktan doğru yola çıkaramazsın; sen ancak ayetlerimize iman edeceklere duyurabilirsin de onlar İslam'a gelir, selameti bulurlar.

    54. Allah o herşeye gücü yeten ki, sizi bir güçsüzden yaratmakta; sonra güçsüzlüğün arkasından kuvvet vermekte; sonra da kuvvetin arkasından güçsüz ve ihtiyar yapmaktadır. Dilediğini yaratıyor; O, öyle herşeyi bilen, herşeye gücü yetendir.

    55. Vaktin gelip kıyametin koptuğu gün suçlular, (dünyada) bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Önce de böyle (haktan) çevriliyorlardı.

    56. Kendilerine ilim ve iman verilenler de derler ki: "Andolsun ki, Allah'ın kitabınca dirilme gününe kadar kaldınız, işte bu dirilme günüdür; fakat siz bilmezler grubuydunuz!

    57. Artık o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermez ve dertlerinin çaresine bakılmaz.

    58. Andolsun ki bu Kur'an'da her çeşit misaller getirdik. Yemin ederim ki, sen onlara başka bir ayet de getirsen o küfredenler yine diyecekler ki: "Siz muptilsiniz (olmayanı gerçek gibi gösteren kimselersiniz)!"

    59. İlmin kadrini bilmeyenlerin kalplerini Allah böyle mühürler.

    60. Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın va'di mutlaka haktır. Ve sakın kesin imanı olmayanlar seni hafifliğe sevketmesin!
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

  11. #30
    sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 taninmis sohret sahibi uye sanko86 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2006
    Nerden
    Unkown
    Yaş
    37
    Mesajlar
    18.395
    Post Thanks / Like
    Teşekkür
    254
    Thanked 25.680 Times in 4.219 Posts
    Tecrübe Puanı
    24632
    Lokman Suresi
    Mekke döneminde inmiştir. 34 âyettir. Sûre, adını 12. ve 13. âyetlerde anılan Hz. Lokmân'dan almıştır. Sûrede başlıca, Hz. Lokmân'ın oğluna öğütleri, tevhid, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve haşr konularına dikkat çekilmekte, kıyamet günü için hazırlıklı olunması öğütlenmektedir.
    Bismillâhir Rahmânir Rahîm

    1. Elif, Lam, Mim.

    2. Bunlar, sana (gönderilen) o hikmetli Kitab'ın ayetleridir,

    3. doğru yolu göstermek ve rahmet olmak üzere o güzellik yapan kimselere

    4. ki (onlar) namazı kılar, zekatı verirler, ahirete de kesin inanç edinirler.

    5. İşte bunlar, Rableri tarafından bir hidayet üzeredirler, o kurtuluşa erenler işte bunlardır.

    6. Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, bilmeyerek Allah yolundan saptırmak ve onu alaya almak için laf eğlencesi satın alırlar, işte bunlara alçaltıcı bir azap vardır.

    7. Karşısında ayetlerimiz okunduğu zaman da sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi kibirlenerek ensesini döner. Sen de onu acı bir azap ile müjdele!

    8. Fakat, iman edip de iyi işler yapanlar, şüphesiz onlara Naim cennetleri vardır,

    9. Allah'ın hak sözü olarak içlerinde ebedi kalmak üzere! O, pek güçlü ve hakimdir.

    10. O gökleri direksiz yarattı, onları görüyorsunuz. Yeryüzüne de sizi çalkalar diye ağır baskılar bıraktı ve orada herbir hayvandan üretti. Hem gökten bir su indirdik de orada her hoş çeşitten yetiştirdik.

    11. İşte bu Allah'ın yarattığıdır. Haydi gösterin bana O'ndan başkaları ne yaratmıştır? Fakat o zalimler, apaçık şaşkınlık içindedirler.

    12. -Andolsun ki, Lokman'a "Allah'a şükret!" diye hikmet verdik; kim şükrederse kendi iyiliğine eder; kim de nankörlük ederse, muhakkak Allah herşeyden müstağnidir, övülmeye layıktır.

    13. Hani Lokman da oğluna öğüt vererek demişti: "Yavrum! Allah'a ortak koşma; çünkü ortak koşmak büyük bir zulümdür!

    14. Gerçi insana anasına, babasına (itaat etmeyi) de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. (Onun) sütten ayrılması da iki yıl içindedir. Bana ve anana-babana şükret diye de (tavsiye ettik). Dönüş ancak Banadır.

    15. Bununla beraber her ikisi de sana hakkında hiçbir bilgin olmayan hiçi Bana ortak koşturmaya uğraşırlarsa, o vakit onlara itaat etme;onlara dünyada maruf surette iyi ve nazik davran;Bana yüz tutanın yolunu tut; sonra dönüp Bana geleceksiniz; Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.

    16. "Yavrum, haberin olsun ki, yaptığın bir hardal tanesi tartısı olsa da bir kaya içinde veya göklerde yahut yerin dibinde gizlense Allah onu getirir, mizanına koyar. Çünkü Allah en ince şeyleri bilen, herşeyden haberi olandır.

    17. Yavrum namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Basma gelene sabret, çünkü bunlar azmi gerektiren işlerdendir.

    18. Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (böbürlenme), yeryüzünde çalımla yürüme! Çünkü Allah övüngen kurulganın hiçbirini (kendini beğenen hiçbir kimseyi) sevmez.

    19. Gidişinde mutedil ol, (konuşurken) sesini pesden al (alçalt), çünkü seslerin en beti (çirkini) elbette eşeklerin sesidir.

    20. Görmediniz mi Allah zülcelal göklerde ve yerde ne varsa, hepsini sizin emrinize vermiş, açık ve gizli olarak nimetlerini üzerinize yağdırmaktadır. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürşide, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında mücadele ediyor.

    21. Onlara: "Allah'ın indirdiğine uyun!" denildiği zaman : "Hayır biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa onun ardınca gideriz." diyorlar. Ya şeytan onları kızgın alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse de mi?

    22. Oysa her kim özü güzel olarak yüzünü tertemiz Allah'a tutarsa, o gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Öyle ya bütün işlerin akibeti Allah'a dayanır.

    23. Kim de inkar ederse, artık onun inkarı seni üzmesin! Onlar dönüp Bize gelecekler, o zaman Biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz. Muhakkak Allah bütün sinelerin neler sakladığını bilir.

    24. Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini korkunç bir azaba mahkum ederiz.

    25. Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan mutlaka "Allah" diyecekler. De ki: "Hamdolsun Allah'a" Fakat pek çokları bilmezler.

    26. Göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) Allah'ındır. Gerçekten Allah herşeyden müstağni, övülmeye layıktır.

    27. Eğer yeryüzündeki ağaçlar hep kalem olsa, deniz de mürekkep, arkasından da yedi deniz (mürekkep olup kendisine katılsa) Allah'ın sözleri tükenmez. Gerçekten Allah, çok güçlüdür, hikmet sahibidir.

    28. Sizin yaratılmanız da (tekrar) diriltilmeniz de ancak bir tek kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir; muhakkak Allah, işitendir, bilendir.

    29. Görmedin mi Allah geceyi gündüze sokuyor gündüzü de geceye sokuyor. Güneş ile ayı da emrine amade kılmış. Herbiri belirli süreye doğru akıp gidiyor. Gerçekten Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

    30. Bu şundan: Allah, gerçeğin ta kendisidir. O'ndan başka çağırdıklarınız hep batıldır. Ve gerçekten, Allah, tek yüksek, tek büyük olan O'dur.

    31. Size ayetlerinden (delillerinden) göstermek için Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde akışına baksana! Şüphesiz ki bunda pek sabırlı ve çok sükunu olanlar için bir çok ibretler vardır.

    32. Onları kara bulutlar gibi bir dalga sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah'a yalvarırlar. Sonra karaya çıkardığı zaman içlerinden doğru giden de bulunur. Bizim ayetlerimize ancak gaddar, nankör olanlar çıfıtlık eder.

    33. Ey insanlar, Rabbinizden korkun ve öyle bir günü sayın (öyle bir günden ürperti duyun) ki, baba, çocuğundan (taraf) birşey ödeyemez; evlat da babasından taraf birşey ödeyecek değildir. Muhakkak Allah'ın va'di gerçektir. O halde sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve sakın o mağrur (şeytan) sizi Allah('ın affın)a güvendir(erek aldatıp cehenneme sürükle) mesin!

    34. Muhakkak Allah; evet kıyamete (dair) bilgi sadece O'nun yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne var O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah herşeyi bilir, herşeyden haberdardır.
    -Paylaşım yapmadan önce Forum Kurallarını Okuyunuz.

Konu Kapatılmıştır
Sayfa 3 Toplam 11 Sayfadan
BirinciBirinci 1 2 3 4 5 ... SonuncuSonuncu

Thread Information

Users Browsing this Thread

There are currently 1 users browsing this thread. (0 members and 1 guests)

     

Bookmarks

Yetkileriniz

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
TOPlist TopSat.Org