cesur22 (31-07-2010)
İnsanların birbiriyle kaynaşıp bütünleşmesini temin eden, fertleri birbirine bağlayan, yüce bir duygu, bir mıknatıstır dostluk. İnsan arkadaşını, dostunu, canından çok sevebilir mi? Elbette sever. Kimdir bunlar? Vefalı sadık dostlar.Savaşta ölmek üzereyken bile, elindeki birkaç yudum suyu, ikram edecek kadar yürekli insanlar.Sadık dostu bulmak zor.İnsanın yüzlerce gerçek dostu olması imkansız.Birkaç sadık dost yeter.Keşke ;herkesin kendi menfaatini düşünmeyen, yargılamayan, inanmış yüzlerce dostu olsa...
Aşık Veysel in gerçek dostu çok aradığı belli değil mi?’’Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır’’demiyor mu. Sözünde durmak, sevgi ve dostlukta sebat. ” Arkadaşlıklar dostluk üzerine kurulmuş ise, devam eder ve canlı kalır’’Atasözlerimiz de dostluğu ne güzel anlatıyor. Bakınız! Dost bin ise azdır, düşman bir ise çok.Dost başa bakar,düşman ayağa.Dostluk, sevgide devamlılık demektir. Dostluk; ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir. Dostlarımızdan birinin ölümü halinde, onun çoluk çocuğu ile, yakınlarıyla ilgilenmek, onlarla ilgiyi kesmemek de dosta vefadandır. Müslüman vefakâr olur. Vefa; dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir. Arkadaşına yaptığı iyiliği az görüp, onun yaptığını çok bilmektir. Dost demek, gerek hayatta iken ve gerekse öldükten sonra sevgi ve ilgiyi devam ettirmek demektir. Şair ne güzel söylemiş: “Vefalı çıkarır dostluğun tadını, vefasızlar alır dostunun âhını.”vefa da güzel hasletlerimizdendir. Demiyor muyuz, dost vefalı olmalı diye. Atalarımız, “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” derken vefanın da ne kadar önem arz ettiğini ve yıllar öncesinde bu özelliğin nasıl yaşandığını bizlere anlatmışlardır. Ya şimdi? Bu güzellikten de ne kadar da uzak yaşamaktayız. Bizi biz yapan değerler arasında olan dostluk ve vefadan ne kadar da uzaktayız. Vefalı dostum arkadaşım diyebildiğiniz birileri varsa ne mutlu sizlere .Vefa deyince akla hemen “ahde vefa” gelir. Çünkü çok önemli bir özelliktir. Vefasızlık, münafıklık alametlerindendir. Böyle ahdini yerine getirmeyen vefasızlar, dünyada rezil olacağı gibi, kıyamette de teşhir edilerek rezil edilecektir. Bu konuda Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:“Kıyamet gününde her vefasız için bir sancak (dikilecek). Bu filanın vefasızlığıdır, denilecektir.”Ahde vefa müminin işidir.
Vefasız olanlar, şahsiyetsiz, dönek tabiatlı kişilerdir. Böyle insanlarla değil bir çalışma yapmak, yola dahi çıkılmaz. Seni çok çabuk satar ve yolda bırakır. Hem de hiç acımadan, vicdanları sızlamadan… İnanmış dost vefalı bir arkadaşlık hikâyesiyle devam etmek istiyorum. Savasın en kanlı günlerinden biriydi. Asker en iyi arkadaşının az ileride, kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye siperden çıkaramayacağı gibi bir ateş altındaydılar. Asker teğmenine koştu hemen: Komutanım, bir koşu arkadaşımı alıp geleyim mi? "Delirdin mi?" der gibi baktı teğmen... Gitmeğe değmez oğlum, arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük ihtimalle ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın! Ama asker o kadar ısrar etti ki,teğmen izin vermek zorunda kaldı. Peki, dene bakalım! Asker yoğun ateş altında fırladı siperden ve mucize eseri, arkadaşının yanına kadar gitti, yaralı arkadaşını sırtlandığı gibi taşıdı. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen koşup yaralıya bir göz attı ve nefes nefese bir kenara yıkılmış askere döndü: Sana hayatını tehlikeye atmaya değmez, dememiş miydim? Bu zaten ölmüş... Değdi Komutanım, değdi! Dedi asker. Nasıl değdi, arkadaşın zaten ölmüş, görmüyor musun? Gene de değdi komutanım, çünkü yanına vardığımda henüz yaşıyordu... Ve onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için... Ve, hıçkırarak, arkadaşının son sözlerini tekrarladı: "Geleceğini biliyordum!" Geleceğini biliyordum!
Mefail ÖZBEK
ALINTIDIR
Yerel Dergi 29.07.2010
cesur22 (31-07-2010)
There are currently 1 users browsing this thread. (0 members and 1 guests)
Bookmarks